(New York) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınlanan raporunda Çin'in kuzeybatısındaki Sincan bölgesinde Çin Hükümeti'nin insanlığa karşı suç işlediğini bildirdi. Kitlesel alıkoyma, işkence ve kültürel zülüm gibi suçların işlendiği yaygın ve sistematik politikaların uygulanmasından Çin yönetimi sorumlu. Sorumlulara yaptırım uygulamak, hesap verilebilirliği geliştirmek ve Çin hükümetine bu gidişatı tersine çevirmesi için baskı yapmak ancak uluslararası toplumun eşgüdüm içerisinde adım atmasıyla mümkün olabilir.
Stanford Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin İnsan Hakları ve Çatışma Çözümü Kliniği'nin yardımıyla yazılan 53 sayfalık "'Soylarını Kırın, Köklerini Kırın': Çin'in Uygurlara ve Diğer Türki Müslümanlara Karşı İşlediği İnsanlık Suçları" (Break Their Lineage, Break Their Roots’: China’s Crimes against Humanity Targeting Uyghurs and Other Turkic Muslims) başlıklı raporda Çin Hükümeti'nin Sincan'daki uygulamaları, Çin Hükümeti'nin belgelerinden, İnsan Hakları gruplarından, medyadan ve akademik araştırmacılardan derlenen yeni bilgiler ışığında, uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendiriliyor. Rapor'da Türki Müslümanlar'a karşı, belli bir nüfusu doğrudan hedef alan yaygın ve sistematik bir saldırı oluşturacak şekilde işlenmiş bir dizi insan hakları ihlali tespit ediliyor. Bunlar sıralanacak olursa: kitlesel keyfi alıkoyma, işkence, zorla kaybetme, kitlesel takip ve gözetim, kültürel ve dini terkin, ailelerin dağıtılması, Çin'e zorla geri döndürme, zorla çalıştırma ve cinsel şiddet ile üreme sağlığı haklarının ihlali.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Çin direktörü Sophie Richardson "Çinli yetkililer Türki Müslümanlara, onların yaşamlarına, dinlerine ve kültürlerine sistematik olarak zulüm uyguluyorlar" dedi. Richardson, "Pekin bu insanlara 'meslek eğitimi' verdiğini ve onları 'radikallikten çıkardığını' söylüyor ama bu boş söylemlerle insanlığa karşı işlenen suçların vahim gerçekliği gizlenemez" şeklinde konuştu.
Uluslararası hukukta, insanlığa karşı işlenen suçlar en ağır hak ihlalleri arasında sayılıyor. Çin Hükümeti'nin Türki Müslümanlar'a baskı uygulaması yeni görülen bir şey değil, ancak bu baskılar son yıllarda daha önce eşi görülmemiş bir düzeye tırmandı. Kitlesel alıkoymalara ve İslam dininin gereklerinin yerine getirilmesi üzerindeki yaygın kısıtlamalara ilaveten, insanların zorla çalıştırıldıklarını, yaygın bir şekilde takip ve gözetim altında tutulduklarını ve çocukların ailelerinden hukuksuz bir şekilde kopartıldığını gösteren kanıtlar giderek artıyor.
Stanford Üniversitesi İnsan Hakları ve Uluslararası Adalet Merkezi'nden Beth Van Schaack "Çin Hükümeti'nin Sincan'daki Türki Müslümanlara karşı yürüttüğü politikaların ve uygulamaların uluslarası ceza hukukunun insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili standartlarını karşıladığı, giderek daha fazla anlaşılıyor" dedi. Van Schaack "Hükümetin, sorumluları cezalandırmadığı gibi, bu politikaları durdurmaması da, uluslararası toplumun güçlü ve eşgüdüm içerisinde adımlar atmasının gerekli olduğunu gösteriyor" şeklinde konuştu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Stanford Üniversitesi İnsan Hakları Kliniği, Birlemiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne, insanlığa karşı suç işlendiği iddialarını araştırma, hak ihlallerinden sorumlu görevlileri tespit etme ve bunların hukuk önünde hesap vermelerini sağlamak üzere bir yol haritası hazırlama yetkileri ile donatılmış bir inceleme komisyonu kurmasını ısrarla tavsiye ediyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de Sincan'daki insan hakları durumunu izlemeli, raporlamalı ve İnsan Hakları Konseyini düzenli olarak bilgilendirmelidir.
İlgili hükümetler, birbirleriyle eşgüdüm içersinde, söz konusu suçlardan sorumlu yetkilileri hedef alan bireysel yaptırımlar uygulamalı ve bunlara yönelik vize ve seyahat yasakları getirmelidir. Ayrıca "evrensel yargılama yetkisi" konsepti altında, yurt dışında işlenen ağır suçlar için, yurt içinde ceza kovuşturmaları başlatılmalıdır. Ve Çin'de zorunlu insan emeği kullanımına son verilmesi amacıyla başta ticaret kısıtlamaları olmak üzere, gerekli her türlü önlem alınmalıdır.
Richardson "Çin'in Türki Müslümanlara karşı işlediği insanlığa karşı suçları durdurmak için eşgüdüm içinde, küresel bir tepki vermek gerektiği giderek daha fazla açıklık kazanıyor" dedi. Richardson, "Çin tam da güçlü bir devlet olduğu için, amansızca sürdürdüğü hak ihlallerinin hesabını vermesini sağlamak büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu.