(San’a) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), bugün yaptığı açıklamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık (BK), Fransa ve diğerlerinin, Yemen’deki hukuksuz hava saldırılarına son verinceye ve hak ihlalleri iddialarını makul bir şekilde soruşturuncaya dek Suudi Arabistan’a tüm silah satışlarını askıya almaları gerektiğini söyledi.
Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon, 31 Ocak’ta, koalisyonun savaş hukukuna uygun davranmasına katkıda bulunacak bir komitenin kurulduğunu ilan etti. Ancak koalisyonun askeri sözcüsü, komitenin hedefinin ihlal iddialarını soruşturmak olmadığını açıkça dile getirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Husilerin ve müttefiklerinin de ağır savaş hukuku ihlallerinden sorumlu olduğunu tespit etti. Bu ihlaller arasında şehirlerin hedef gözetilmeksizin bombalanması, zorla kayıp etmeler ve uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış anti-personel kara mayınlarını kullanmak gibi fiiller bulunuyor. Örgüt hukuksuz biçimde kullanılma ihtimali olan silahların, özellikle güdümsüz “Grad tipi” roketler ve anti-personel kara mayınlarının Husilere satılmasına veya tedarik edilmesine yönelik bir yasağı destekliyor.
Bolopion, “Koalisyona uçak ve bomba tedarik eden ülkelerin fişi çekmeleri için daha kaç hava saldırısının sivilleri kasıp kavurması gerekiyor” diye sordu.
Suudi Arabistan Liderliğindeki Koalisyona BK ve ABD Silah Desteği
Uluslararası hukuk bakımından, Yemen’deki silahlı çatışmanın taraflarından biri de ABD. ABD Hava Kuvvetleri Merkez Komutanı Korgeneral Charles Brown, ABD ordusunun Suudi ortak planlama ve harekat birimine “faaliyetlerin koordine edilmesine” yardım etmeleri için personel tahsis edildiğini söyledi. ABD’nin hedef tespit etme konusunda tavsiyelerde bulunmak ve hava akınları sırasında havada yakıt ikmali yapmak gibi belirli askeri operasyonlarda yer alması, ABD kuvvetlerinin koalisyon güçlerinin işlediği savaş hukuku ihlallerinde ortak sorumluluk taşımasına sebep olabilir. ABD çatışmanın taraflarından biri olarak kendini, içinde yer aldığı hukuksuz saldırı iddialarını soruşturma yükümlülüğü altına sokmuştur.
BK hükümeti ise Suudi Arabistan’da personeli bulunmasına rağmen ne hava saldırılarının gerçekleştirilmesine ne Yemen’deki operasyonların yönetimi veya yürütülmesine ne de hedeflerin tespitine müdahil olduklarını söyledi. BK Başbakanı David Cameron BK personelinin Suudi Arabistan ordusuna savaş hukuku konusunda “tavsiye, yardım ve eğitim sağlamak” üzere konuşlandırıldığını açıkladı.
Saudi Arabistan’a Yabancıların Yaptıkları En Büyük Askeri Satışlar
ABD Savunma Bakanlığı 5.4 milyar Amerikan doları tutarındaki 600 Patriot Füzesi ve 500 milyon dolar değerindeki bir milyon mermi, el bombası ve diğer malzemeler için satış sözleşmelerinin de dahil olduğu Suudi Arabistan’a bir dizi silah satışı anlaşmasını Temmuz 2015’te onayladı. ABD Kongresi inceleme raporuna göre Mayıs-Eylül arasında ABD Suudilere 7.8 milyar dolar tutarında silah satışı gerçekleştirdi.
Ekim ayında ABD hükümeti Suudi Arabistan’a 11.25 milyar dolar tutarında dört Lockheed Kıyı Muharebe Gemisi satışına onay verdi. Kasım’da ABD Suudi Arabistan’la, aralarında lazer güdümlü bombaların, “sığınak patlatan” bombaların ve MK84 genel amaçlı bombaların da bulunduğu 10,000’den fazla gelişmiş havadan yere mühimmat karşılığında 1.29 milyar dolarlık bir anlaşma daha imzaladı. Suudi Arabistan, satılan bu üç tip bombanın hepsini Yemen’de kullandı.
Londra merkezli Silah Ticaretine Karşı Kampanya adlı kuruluşa göre, BK hükümeti Ocak-Eylül 2015 arasında Suudi Arabistan’a 2.8 milyar İngiliz sterlini tutarında silah satışını onayladı. Satılan silahlar arasında 500 poundluk (yaklaşık 225 kiloluk) Paveway IV bombaları da bulunuyordu. BK, halen Birleşik Arap Emirlikleri’yle 1 milyar sterlinlik bir silah anlaşması için müzakere ediyor.
İspanya hükümetinin Haziran 2015 tarihli bir raporunda, yılın ilk yarısında İspanya’nın Suudi Arabistan’a toplam 28.9 milyon değerinde sekiz silah ihracat ruhsatı çıkarttığı belirtiliyor. Şubat 2016’da İspanya medyası devlete ait gemi yapım şirketi olan Navantia’nın Suudi Arabistan ile, Suudi donanması için Avante 2200 tipi beş fırkateyn inşa etmesi karşılığında 3.3 milyar dolar değerinde bir anlaşma imzalamak üzere olduğunu duyurdu.
Temmuz 2015’te Suudi Arabistan’ın Fransa’yla, aralarında 23 Airbus H145 helikopteri için alınan 500 milyon doları da içeren toplam 12 milyar dolarlık anlaşmalar yaptığı bildirildi. Ayrıca Reuters Suudi Arabistan’ın kısa süre önce Fransız şirketi Thales Group ile “milyarlarca euro” değerinde casus uydu ve telekomünikasyon malzemesi satın almak üzere özel bir müzakere yürütmekte olduğunu yazdı.
Koalisyonun İhlalleri
İnsan Hakları İzleme Örgütü Mart 2015-Ocak 2016 arasında, görünüşe göre hukuka aykırı biçimde gelişigüzel ve orantısız olarak gerçekleştirilen 36 hava saldırısını belgeledi. Bunlar arasında ülke içinde yerinden edilmiş kişilere ait bir kampa yaptığı ve en az 29 sivilin ölümüne yol açan 30 Mart 2015 tarihli hava saldırısıyla, liman kenti Hüdayda civarındaki bir süt ürünleri fabrikasına yapılan ve en az 31 sivilin ölmesine yol açan 31 Mart 2015 tarihli hava saldırısı da bulunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Husilerin kuzeydeki kalelerinden Sada’da Nisan ve Mayıs aylarında sivillere ait evleri, beş marketi, bir okulu ve bir benzinliği tahrip eden veya hasara uğratan bir düzineden fazla hava saldırısını inceledi. Askeri amaçla kullanıldığına dair herhangi bir kanıtın olmadığı bu yerlere yapılan saldırılarda en az 35’i çocuk olmak üzere çoğu sivil 59 kişi öldü.
12 Mayıs’ta koalisyon batıdaki Abs Kasabası’nda bir sivil cezaevini vurarak 25 kişinin ölümüne yol açtı. 24 Temmuz’da koalisyonun Moka Buhar Enerjili Santral sahasında bulunan ve santral çalışanlarıyla ailelerinin yaşadığı iki yerleşim tesisine ve civarına attığı dokuz bomba ise en az 65 sivili öldürdü. 30 Ağustos’ta Abs’ın hemen dışındaki Al-Sham Su Şişeleme Fabrikası’na yapılan hava saldırısında ise aralarında gece vardiyalarını bitirmek üzere olan üç oğlan çocuğunun da bulunduğu 14 işçi öldü.
Koalisyonun pazar yerlerine yaptığı saldırılar çok sayıda sivilin ölmesine sebep oldu. 12 Mayıs’ta ülkenin doğusunda bulunan Zabid Köyü’ndeki pazar yerine yapılan saldırıda en az 60 sivil öldü. 4 Temmuz’da kuzeydeki Muthalith Ahim Köyü’nün pazar yerine yapılan hava saldırısında ise en az 65 kişi hayatını kaybetti. 6 Temmuz’da San’a’nın kuzeyindeki Amran vilayetinde iki pazar yerinin bombalanması en az 29 sivilin ölümüne neden oldu.
26 Ekim’de koalisyon Sada vilayetinin Haydan ilçesindeki Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’ne (MSF) ait bir hastaneyi altı kez bombalayarak iki hastanın yaralanmasına yol açtı. O günden sonra koalisyon hava saldırılarında MSF tesisleri iki kez daha hedef alındı. 2 Aralık’taki hava saldırısında Taiz’deki seyyar kliniğin isabet alması sonucunda ikisi personel olmak üzere sekiz kişi yaralandı ve yakındaki bir sivil de öldü. 21 Ocak günü Sada’da gerçekleştirilen hava saldırısı ise bir MSF ambulansını vurdu. Saldırıda şoför ve altı kişi daha öldü ve düzinelerce kişi yaralandı.
10 Ocak’ta, Sada’da MSF’in desteklediği bir hastaneyi vuran roket, çoğu sağlık görevlisi ve hasta olan altı kişiyi öldürdü, en az yedi kişiyi ise yaraladı. MSF saldırının kaynağını doğrulayamasa da çalışanların saldırı sırasında tesisin üzerinde uçakların uçtuğunu gördüklerini söyledi. 25 Ocak’ta yaptığı açıklama yapan MSF, kendilerine söz konusu vakalara ilişkin bir resmi bir izahın henüz yapılmadığını ifade etti.
8 Mayıs 2015’te, koalisyonun askeri sözcüsü Tuğgeneral Ahmad al-Assiri Sada ve Husilerin güçlü kalelerinden biri olan Marran şehirlerinin tamamını askeri hedef olarak ilan etti. 1 Şubat’ta Reuters’e verdiği röportajda al-Assiri, Husilerin ve Saleh yanlısı güçlerin sınır ötesinden açtığı ateşin yol açtığı sivil zayiata ilişkin konuşmasında “Artık angajman kurallarımız şöyle: sınıra yakınsan öldürülürsün” dedi. Bütün bir bölgeye askeri saldırının hedefi olarak muamele etmek, bir il, ilçe ya da alandaki farklı askeri hedeflere tek bir askeri hedef muamelesi yapılarak saldırılmasını yasaklayan savaş hukuku yasağının ihlalidir. Bunu yapmak, sivilleri saldırılara karşı korunma haklarından hukuksuz yere mahrum etmektir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mart 2015-Ocak 2016 arasında, koalisyonun Yemen’in 21 vilayetinin en az beşine gerçekleştirdiği asgari 15 saldırıda en az altı farklı türde misket bombası kullandığını da belgeledi. Misket bombaları hedef gözetmeyen silahlardır ve uzun vadede siviller için tehlike oluşturur. Bu bombaların kullanımı 2008 tarihli Misket Bombalarına İlişkin Sözleşme’yle yasaklanmıştır. 118 ülkenin kabul ettiği sözleşmeye Yemen ve Suudi Arabistan taraf değildir.
İhlal İddialarının Soruşturulmaması
Bir çatışmaya taraf olan ülkeler, uluslararası hukuk bakımından savaş suçları işlendiğine dair güvenilir iddiaları soruşturmak ve sorumluları yargılamakla yükümlüdürler. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun savaş hukukunu ihlal ettiğine ilişkin iddialarla ilgili makul herhangi bir soruşturma yürüttüğüne dair hiçbir emare görmedi.
19 Ağustos 2015’te İnsan Hakları İzleme Örgütü ile diğer 22 insan hakları ve insani yardım kuruluşu, BM İnsan Hakları Konseyi’ne, çatışmanın tüm taraflarınca gerçekleştirildiği iddia edilen savaş hukuku ihlallerinin incelenmesi için Eylül oturumunda bağımsız bir uluslararası inceleme komisyonu kurması için çağrıda bulundu. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri de benzer bir biçimde BM'ye üye ülkelere “uluslararası bağımsız ve tarafsız” bir inceleme mekanizmasının kurulmasını teşvik etmeleri yönünde çağrı yaptı.
Bunun yerine, Yemen Başkanı Abdu Rabu Mansur Hadi insan hakları ve savaş kuralları ihlallerinin soruşturulması için 7 Eylül’de ulusal bir komisyon kurdu. BM İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’de gerçekleştirilecek bir sonraki oturumu esnasında Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri, uluslararası bir inceleme mekanizmasının oluşturulmasına yönelik Hollanda’nın başını çektiği çabaları fiilen bloke ettiler. Yemen'in kurduğu ulusal komisyona yakın üç kişi İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne, komisyonun soruşturmaların yürütülmesi noktasında elle tutulur bir adım atmadığı gibi herhangi bir çalışma yöntemi veya planı da ortaya çıkarmadığını söyledi.
BM Uzmanlar Heyeti’nin Yemen raporunu açıklamasından beş gün sonra, 31 Ocak 2016’da koalisyon, koalisyonun savaştaki angajman kurallarını değerlendirecek ve savaş hukukuna daha saygılı davranması için tavsiyelerde bulunacak yeni bir komite kurulduğunu ilan etti. Al-Assiri, “Komitenin amacı iddiaları soruşturmak değildir. Birincil amaç, koalisyonun komuta düzeyinde usullere hassasiyetle uyulmasını sağlamaktır” dedi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, önerilen yapının bu haliyle, hukuk dışı saldırılarla ilgili hesap verebilirliğini veya koalisyonun gerçekleştirdiği ihlallerden doğan mağduriyetlerin tazmin edilmesini ele alabilecek tarafsız bir inceleme mekanizmasının gereklerini karşılamadığını bildirdi.
Al-Assiri Suudi Arabistan ordusunun bir ihlalin söz konusu olabileceği saldırılarla ilgili iç soruşturma yürüttüğünü söyleyerek, bir ihlalin gerçekleştiği tek bir hava saldırısına işaret etti: 26 Ekim 2015 tarihinde Yemen’in kuzeyindeki bir MSF hastanesinin bombalanması. Saldırının “insani hatadan” kaynaklandığını söyleyen Al-Assiri, sorumlu askeri personelin kovuşturulmasına ya da saldırıda yaralanan iki sivilin mağduriyetlerinin tazmin edilmesine yönelik herhangi bir adımdan ise söz etmedi.