Skip to main content
20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Sözleşme olarak bilinen ve Türkiye'deki kadın hakları hareketi tarafından güçlü bir şekilde desteklenen ve çığır açan bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi'nden çeken bir kararname yayınladı. Göstericiler, "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz. Bizim için bitmedi" yazılı bir pankart taşıyor. İstanbul/Türkiye 1 Temmuz 2021 © 2021 Ibrahim Oner / SOPA Images/Sipa via AP Images

(İstanbul) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınlanan 2022 Dünya Raporunda Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Türkiye'nin insan hakları sicilini onlarca yıl geriye götürdüğünü ve uluslararası insanları hukukunu açıkça hiçe saydığını belirtti.

Türkiye, 2021 yılında, İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çekilen ilk ülke oldu. Türkiye'nin Aralık ayında insan hakları savunucusu Osman Kavala'yı serbest bırakmayı reddetmesi üzerine, Avrupa Konseyi hükümetin Kavala’nın serbest bırakılmasını gerektiren bağlayıcı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını ısrarla hiçe saymasına karşı yaptırım sürecini başlattı. Avrupa Konseyi tarihinde böyle bir yaptırım süreciyle karşı karşıya kalan ikinci ülke Türkiye oldu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz yıl Türkiye'yi uluslararası insan hakları hukukunun sunduğu çerçevenin dışına çıkaranbir rota izledi” dedi. Williamson “İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı, kadın hakları ve aile içi şiddetle mücadele çabalarında önemli bir gerileme anlamına geliyor; Osman Kavala’nın keyfi ve hukuka aykırı tutukluluk haline son vererek onu serbest bırakmaktansa, Avrupa Konseyi tarafından yaptırıma tabi tutulmayı tercih etmek ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne itaatsizliğin açık bir göstergesidir,” şeklinde konuştu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yıl 32.’si yayınlanan 752 sayfalık Dünya Raporu 2022'de yaklaşık 100ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçiriyor.  Direktör Kenneth Roth, otokrasinin yükselişte olduğuna ilişkin yaygın kabul gören kanaate karşı çıkıyor.  Çok sayıda insan tutuklanma veya vurulma riskini dahi göze alarak, farklı ülkelerde, art arta sokağa döküldüler ki bu demokrasinin hala güçlü bir cazibeye sahip olduğunu gösteriyor. Bu arada otokratlar da seçimleri kendi lehlerine manipüle etme konusunda daha büyük güçlükler yaşıyorlar. Roth, buna rağmen, , ulusal ve küresel zorlukların üstesinden gelmek ve demokrasinin vaat ettiği kazanımların edinilmesini sağlamak için, demokratik liderlerin daha iyi bir iş çıkartmaları gerektiğini ifade etti.

Türkiye’de medya, insan hakları savunucuları, LGBT topluluğu, Kürt siyasal aktivistler ve hükümetçe muhalif olarak algılanan diğer kişiler açısından kısıtlayıcı bir ortam hüküm sürüyor. Mecliste yer alan, muhalif Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) önde gelen eski siyasetçileri beş yıldan beri tutuklu olarak cezaevinde bulunuyorlar, partinin tamamı hakkında ise Anayasa Mahkemesi'nde açılmış bir kapatma davası var. Mahkemeler üzerinde tesis edilmiş siyasi kontrol, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin uğradığı derin erozyonunun merkezinde yer alıyor. Kolluk güçlerinin faili olduğu hak ihlali ve zorla kaybetme vakalarında, hala bir cezasızlık kültürü hüküm sürüyor.

Türkiye, diğer ülkelerden gelen sığınmacılara ilaveten, ülkedeki tahminen 3,7 milyon Suriyeli mülteci ile beraber hala dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke. Türkiye, 2021'de İran ile doğu sınırı boyunca bir duvar inşa etmeyi sürdürdü ve sınırı geçmeye çalışırken yakalanan Afganistanlı ve başka ülkelerden sığınmacıları, sorgusuz sualsiz geri itti.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country