Türkiye’deki internet kullanıcıları, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 9,7 milyon takipçili Türkçe X (eski adıyla Twitter) hesabına, Perşembe sabahı itibarıyla, artık erişemiyor. Hesaba erişim, Türkiye’deki bir mahkemenin aldığı keyfi kararla engellendi. X bu karara önce uydu, daha sonra ise mahkemeye itiraz ettiğini duyurdu.
Türkiyeli yetkililer, çevrimiçi ifade özgürlüğünü bastırma yönündeki hamlelerini bir kez daha tırmandırdı. Bu son baskı dalgası, İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından ülke çapında patlak veren hükümet karşıtı protestoların hemen sonrasına denk geliyor. Böyle bir atmosferde, sosyal medya şirketlerinin devlet sansürünün doğrudan araçları hâline gelme tehlikesi her geçen gün biraz daha artıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Article 19 ve İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), sosyal medya şirketlerine bir açık mektup yazarak, hükümet baskısına direnmeleri ve Türkiye’deki kullanıcılarının ifade özgürlüğünü korumaları çağrısında bulundu.
Protestolar sırasında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), yüzlerce sosyal medya hesabına gelişigüzel erişim engeli getirdi. Engellenenler arasında tabandan örgütlenmiş öğrenci ve kadın grupları, tanınmış gazeteciler ve hatta hiç takipçisi olmayan kullanıcılar bile vardı. İFÖD’ün EngelliWeb projesine göre, 19 Mart ile 12 Nisan arasında Türkiye’de en az 471 X hesabına erişim engeli getirildi.
Mart ayında Meta, protestolarla ilgili içeriklerin engellenmesine yönelik mahkeme kararlarının kendilerine ulaştığını açıkladığı bir değerlendirme yayımladı. Şirket, protestolarla ilgili talepleri yerine getirmediğini belirtse de, hükümeti eleştiren içeriklere, LGBTQ ve feminist gruplarla ilgili ve benzeri içeriklere erişimi kısıtladığını açıkladı.
Meta, TikTok, YouTube ve X, özellikle 2022’de yürürlüğe giren baskıcı internet yasası değişikliklerinden bu yana Türkiye’de artan bir siyasi baskı altında faaliyet gösteriyor. Şirketlerin, Mart 2025 protestoları sırasında ve sonrasında iletilen içerik kaldırma taleplerine ne ölçüde uyduğu hâlâ belirsizliğini korurken, 2024 yılına ait şeffaflık raporları kaygı verici bir tablo ortaya koyuyor. TikTok, 2024’te Türkiye hükümetinden gelen içerik kaldırma taleplerinin %91,8’ini yerine getirdi. Aynı yılın ikinci yarısında Türkiye, X’e en fazla içerik kaldırma talebi gönderen ülkeler arasında dünya ikincisi olurken, şirket bu taleplerin %85,66’sına uydu.
Sosyal medya şirketlerinin, ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik baskılara direnme sorumluluğu var. Ancak bu şirketler, uluslararası insan hakları standartlarını ihlal eden sansür taleplerine karşı durmak yerine, Türkiyeli yetkililerin isteklerine gitgide daha fazla boyun eğiyor. İfade özgürlüğüne yönelik baskıların derinleştiği bu dönemde, sansüre karşı birlikte ve kararlı bir tavır almak her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor.