(Istanbul, 24 Mart 2025) – İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yaptığı açıklamada, İstanbul’da mahkemenin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verdiği tutuklama kararının, yargı organlarının önde gelen bir muhalefet siyasetçisini siyaset sahnesinden uzaklaştırmak amacıyla araçsallaştırılmasının en son örneği olduğunu belirtti.
İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun, görünürde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanması, 23 Mart 2025 sabahı—yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) onu cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladığı gün—gerçekleşti. Bu tutuklama, Türkiye’de savcılıkların ve mahkemelerin büyük ölçüde mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etkisi altında olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Bu, Türkiye’de demokrasi için karanlık bir dönem. Demokratik süreci ortadan kaldırmak amacıyla yargı sisteminin bu denli açık bir hukuksuzlukla araçsallaştırılması endişe verici,” dedi. Williamson, “İmamoğlu’nun haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanması, milyonlarca İstanbullunun seçilmiş temsilcileri tarafından yönetilme hakkını ihlal etmekle kalmıyor, Erdoğan yönetiminin Türkiye’deki siyasi muhalefet üzerindeki baskıyı daha da artırdığını gösteriyor. Bu hamleyle hedef alınanlar, sadece tutuklanan kişilerden ibaret değil,” şeklinde konuştu.
Mahkeme, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte, aralarında Beylikdüzü ilçesinin CHP’li Belediye Başkanı’nın da bulunduğu 43 kişinin daha yolsuzluk iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında tutuklanmasına; 41 kişinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Terörle mücadele yasası kapsamında yürütülen ikinci bir soruşturmada ise Şişli ilçesi belediye başkanının da aralarında bulunduğu üç kişi hakkında tutuklama kararı veren mahkeme, İmamoğlu hakkında bu soruşturma kapsamında da tutuklama isteyen savcılık makamının bu talebini, şimdilik, reddetti. Tutuklanan kişilerden hiçbirine henüz herhangi bir suç isnat edilmiş değil.
Savcılık makamı, Ekrem İmamoğlu hakkında “suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “rüşvet ve irtikap”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarına yönelik soruşturma yürüttüğünü belirtti. İddialara dayanak olarak sunulan deliller arasında gizli tanıkların müphem ifadeleri büyük yer tutuyor.
İkinci soruşturmanın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Kürt siyasi hareketine yakın Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM), 31 Mart 2023 yerel seçimleri öncesinde, ilçe düzeyinde CHP adaylarına destek vermek üzere yaptığı seçim işbirliği gerekçe gösterilerek başlatıldığı öne sürülüyor. Savcılık, hukuken meşru olan bu siyasi hamlenin, silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) tarafından yönlendirildiğini iddia ediyor.
İstanbul’daki mahkeme, İmamoğlu’nun hâlihazırda yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu olması nedeniyle, bu ikinci terör soruşturması kapsamında şu an için tutuklanmasına gerek olmadığına karar verdi. Ancak mahkemenin, İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmasından serbest kalması durumunda bu ikinci soruşturma kapsamında da tutuklanabileceğini açıkça ifade etmesi, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, tutuklama kararlarının siyasi gerekçelerle nasıl sistematik biçimde araçsallaştırılabildiğini gösteren utanç verici bir itiraf niteliği taşıyor.
Erdoğan hükümetinin, kişileri siyasi saiklerle hapse attığına ilişkin sağlam bir sicili var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), siyasetçi Selahattin Demirtaş ve insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın tutukluluk hâllerinin, Türkiye makamları tarafından sırasıyla “çoğulculuğu bastırmak ve siyasal tartışma özgürlüğünü sınırlamak” ve “başvurucuyu susturmak” gibi art niyetlerle sürdürüldüğünü makul şüphenin ötesinde tespit etmişti. Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, her iki ismin derhâl serbest bırakılması çağrısında bulundu. Ancak Türk hükümeti bu çağrılara uymayı hâlâ reddediyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Ekrem İmamoğlu hakkında farklı aşamalarda yürütülen dört ayrı dava daha açtığı biliniyor. Bu davaların üçünde savcılık tarafından İmamoğlu’na siyaset yasağı getirilmesi talep edildi.
Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, bir terör örgütüyle iltisaklı olduğu iddiasıyla tutuklandı. Yetkililer, bu tür durumlarda seçilmiş yerel yöneticilerin görevden alınarak yerlerine devlet tarafından kayyum atanmasını mümkün kılan 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümlerine dayanarak, Şişli Kaymakamı’nı kayyum olarak atadı. Erdoğan hükümeti, 2023 yerel seçimlerinden bu yana, 13 kez hakkında temelsiz terör soruşturması veya kovuşturması başlatılan seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atadı. Tutuklanan ikinci ilçe belediye başkanı ise, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık. Hem İmamoğlu’nun hem de Çalık’ın yerine, belediye meclisi üyeleri arasından, meclis tarafından seçilecek isimler göreve getirilecek.
İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı, İstanbul’un yanı sıra ülke genelindeki pek çok şehirde kitlesel protestolar düzenlendi. Gösterilerin büyük çoğunluğu barışçıl bir şekilde gerçekleşti. Ancak bazı yerlerde göstericiler, kalabalığa göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale eden polisler tarafından zor kullanılarak dağıtıldı. Özellikle Ankara’da üniversite öğrencilerine yönelik gözaltılar ve müdahaleler gerçekleşti.