Skip to main content

Türkiye: Hak Savunucusu Osman Kavala'ya Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Davanın sanıkları Kavala ve 7 Kişiye Mahkûmiyet; Korkunç Adaletsizlik

Osman Kavala © 2017 özel

(İstanbul)- İnsan Hakları İzleme Örgütü yaptığı açıklamada, insan hakları savunucusu Osman Kavala ve birlikte yargılandığı yedi sanığın 25 Nisan 2022'de mahkum edilmesinin korkunç bir adaletsizlik olduğunu söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla Kavala'yı ağırlaştırılmış müebbet hapse, diğer yedi kişiyi de ilgili suçun işlenmesine yardım etmek suçlamasıyla 18 yıl hapse mahkum etti.  Suçlamalar, 2013 yılında İstanbul Gezi Parkı'nda başlayan kitlesel protestolarda öncü konumda oldukları iddiasına dayanıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Direktörü, Kenneth Roth “Osman Kavala'nın ve diğer yedi kişinin, komplo teorileri ve akıl almaz iddiaların delil kabul edildiği bir sahte yargılamadaki mahkumiyeti, ağır bir insan hakları ihlali olup, Türkiye yargısının Erdoğan başkanlığının talimatı altında çalıştığının açık bir kanıtıdır. Ukrayna'daki savaş, Türkiye'nin uluslararası müttefiklerinin içeride bu son karar ve cezalarla da açıkça görülen hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusundaki ağır krize göz yummasına izin vermemelidir” dedi.

Mahkemenin derhal tutuklanmasına karar verdiği ve Kavala ile birlikte yargılanan yedi kişi, mimar Mücella Yapıcı, avukat Can Atalay, şehir plancısı ve akademisyen Tayfun Kahraman, film yapımcısı Çiğdem Mater, hak savunucusu Mine Özerden, eğitimci Hakan Altınay ve bir üniversitenin kurucusu ve iş insanı olan Yiğit Ekmekçi'dir.

Kavala, Gezi Parkı protestolarını organize ve finanse ettiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetine karşı 15 Temmuz 2016 darbe girişimine müdahil olduğu iddialarıyla hükümeti ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, casusluk gibi asılsız suçlamalarla dört buçuk yılını tutuklu geçirdi. 25 Nisan'da mahkeme onu casusluk suçlamasından beraat ettirdi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan verdiği mahkumiyete dayanarak tutukluluğunun devamına karar verdi. Avukatlar, tüm sanıkların mahkumiyet ve tutukluluklarına karşı itiraz ve istinaf yollarına başvuruyorlar.

Aralık 2019'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin Kavala'nın tutukluluğunu siyasi amaçlar için kullandığını,  onun özgürlük hakkı da dahil olmak üzere haklarını ihlal ettiğini ve kötü niyetle hareket ettiğini tespit etti.

Kavala kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tüm kararları gibi hukuken bağlayıcıdır, ancak Türkiye makamları Strasbourg’taki mahkemenin kararını görmezden gelmiştir. Avrupa Konseyi'nin 47 üye ülkesini temsil eden Bakanlar Komitesi’nin yapmış olduğu Kavala'nın serbest bırakılması ve haklarının tümüyle iade edilmesi çağrısını da görmezden gelmiştir. Bakanlar Komitesi buna ilişkin, 2 Şubat’ta Türkiye aleyhine "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uymama" gerekçesiyle ihlal prosedürü sürecini başlatmıştır. Bu Türkiye'de insan hakları korumasının desteklenmesi ve uluslararası insan hakları yapısının korunması için önemli bir adımdır.

Türkiye mahkemeleri ve savcılıkları, Kavala'nın tutukluluğunu sürdürmek ve asılsız yargılamaların süresini uzatmak için yerel mahkeme kararlarını kullanarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi'nin yetkilerini aşmayı amaçlayanbir dizi taktik uyguladılar. Mahkemeler göstermelik tahliye kararları verdiler. Kavala'ya yönelik aynı verilere dayanan birden fazla ceza davası yürüttüler ve onu hayali suçlar işlemekle itham eden dava dosyalarını ayırıp yeniden birleştirdiler. Kavala ve diğer yedi kişi hakkında verilen mahkumiyet kararları, bu sürecin yerel mahkemeler düzeyindeki doruk noktasıdır.

Türkiye'nin uluslararası muhatapları, Gezi davasında Kavala ve diğer sanıkların haksız yere mahkum edilmelerinin siyasi sonuçlar doğurmasını sağlamalıdır. Özellikle, Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilişkilerde önerdiği "olumlu gündem", Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararına riayeten Kavala'yı serbest bırakmamasıyla hiçbir ölçüde bağdaşmamaktadır. Bu durum verilen tutuklama kararları ve aşırı ağır cezalar içeren mahkumiyet kararları ile son derece olumsuz hale gelmektedir.

Avrupa Komisyonu ve AB üye ülkeleri Türkiye ile ilişkilerini ivedilikle gözden geçirmeli, Ankara'nın talep ettiği Gümrük Birliği anlaşmasının modernleştirilmesi için müzakerelerin başlatılmasını Kavala ve diğer tutukluların tahliyesi, Gezi kararının kaldırılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması, Türkiye'nin insan hakları karnesinin somut olarak iyileştirilmesi ve yargı bağımsızlığının sağlanması şartlarına bağlamalıdır.

Roth, ”mahkumiyet kararları, Avrupa Konseyi'nin Kavala'nın serbest bırakılmasına karar veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uymayı reddetmesi nedeniyle Türkiye'ye yönelik ihlal prosedürünü başlatarak daha önce benzeri olmayan bir adım atan Avrupa Konseyi'ne meydan okuması olarak görülmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kavala davasına ilişkin yeniden karar verecektir ve mahkumiyet kararları kesinlikle Türkiye'ye yönelik ihlal prosedürünü hızlandırarak ülkenin Avrupa Konseyi ile ilişkilerindeki krizi derinleştirecektir” dedi.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country
Topic