Geçtiğimiz hafta üniversite öğrencisi Esila Ayık, İstanbul'daki bir protestoda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a diktatör diyen bir pankart açtığı için gözaltına alınmasının ardından tutuklanıp 40 gün hapiste tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Protesto, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Mart ayında siyasi saiklerle gözaltına alınıp tutuklanmasına ve bunu takip eden gösteriler sırasında öğrencilerin tutuklanmasına karşıydı. Ayık, halen dört yıla kadar hapis cezası alabileceği bir suç olan "cumhurbaşkanına hakaret" (Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi) kapsamında yargılanıyor. Tutuklanan Esila Ayık, kronik böbrek ve kalp rahatsızlıkları nedeniyle de medyanın ilgi odağı haline geldi.
Ayık'ın davası, benzer kötü niyetli gözaltı ve kovuşturmaların sadece sonuncusu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'nin bu kovuşturmaları yürütürken ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine hükmetti ve 2021 yılında "cumhurbaşkanına hakaret" suçunun bu hakla çeliştiğine ve değiştirilmesi gerektiğine karar verdi. Ancak Türk makamları bunu binlerce kişiyi yargılamak için kullanmaya devam ediyor.
İsveçli gazeteci Joakim Medin de onlardan biri. 30 Nisan'da İstanbul'daki bir mahkeme, gazetesinin Stockholm'deki bir 2023 mitinginde Erdoğan'ı temsilen bir maket fotoğrafını kullanması ve olayla ilgili haber yapması nedeniyle kendisine 11 ay ertelenmiş hapis cezası verdi. Kendisi 16 Mayıs'ta gözaltından serbest bırakılmış ve İsveç'e dönebilmiştir.
Avukat Burak Saldıroğlu da aynı şekilde bu ayın başında cumhurbaşkanına hakaretle suçlandı. Tutuklu belediye başkanı İmamoğlu'nun Türkçe X hesabının engellenmesine nüktedan bir tepki paylaşarak sosyal medyada büyük ilgi toplamasından iki gün sonra, İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi, Saldıroğlu’nun cumhurbaşkanının "aklı yerinde" olup olmadığını sorgulayan eski bir paylaşımına dayanarak kendisinin hakaret suçundan tutuklanmasına karar verdi.
Bu gözaltı ve tutuklama kararlarına konu olan pankartın, haber makalesinin ve sosyal medya paylaşımının korunan ifade özgürlüğü sınırları içerisinde yer aldığına şüphe yoktur. Bunlar bir suçun kanıtı olmadığı gibi, herhangi bir gözaltı ve tutuklama tedbirini de haklı çıkarmaz.
Uluslararası standartlar, dünya genelinde bu suç tipinin hukuk sisteminde terk edildiği ve kayıtlardan kaybolduğunu gösterirken, mevcut Adalet Bakanlığı istatistikleri Türkiye'de 2021 yılında 11.000'den fazla kişinin "cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılandığını gösteriyor. Bakanlık, 2021'den bu yana bu ve diğer suçlara ilişkin rakamları ise açıklamadı. Bu rakamlar şüphesiz on binlerle ifade ediliyor. Rakamlar yayınlanmalı, ancak her şeyden önce hükümet insanları "cumhurbaşkanına hakaret" ile suçlamaktan vazgeçmeli ve demokratik bir toplumda yeri olmayan bu suçu ortadan kaldırmalıdır.