İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı bir açıklamada, "Türk görevlilerin, lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüellerin haklarını koruyan bir örgütü kapatma tehdidi, temel örgütlenme ve ifade özgürlüklerini ihlal etmektedir" dedi.
Başkent Ankara'nın Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu, gey ve lezbiyen hakları grubu olan Kaos GL'ye gönderdiği 15 Eylül tarihli bir yazıda, örgütün kapatılması için hukuki bir prosedürün başlatıldığını bildirdi. Ekremoğlu, grubun isminin ve tüzüğünün, Türk Medeni Kanunundaki “hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz" yasağını ihlal etmiş olduğunu iddia etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transseksüel Hakları Projesi yöneticisi Scott Long, "Türkiye'nin sivil toplum kuruluşlarını bastırma ve insan hakları savunucularını taciz etme konusunda uzun bir geçmişi var" dedi. "Ama bu tehlikeli girişim, eski alışkanlıkların kolay kolay ölmediğini gösteriyor ve hakların korunması konusundaki son gelişmeleri sorgulamayı gerektiriyor."
Kaos GL Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği, 11 yıllık geçmişi olan, Ankara merkezli, ve lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüellere sosyal ve kültürel destek veren bir toplanma merkezi işleten bir topluluk. Topluluk ayrıca ayrımcılığa ve şiddete son verilmesi için önlemler alınmasını savunuyor ve 1999'dan bu yana yasal olarak kayıtlı bir dergi yayınlıyor.
Kaos GL, 15 Temmuz'da, bir siviltoplum kuruluşu olarak tanınması talebiyle İçişleri Bakanlığına müracaat etti. Bakanlık başlangıçta talebi kabul etti ama İçişleri Bakanlığına bağlı olan Ankara Vali Yardımcısı, şimdi derneği kapatmak için bir dava açarak cevap verdi.
Long, "Türk Medeni Kanunu'nda ahlaka atıf yapan genel ifadeler, ayrımcılık ve temel hakların suistimali için hala bir çerçeve oluşturuyor" dedi. "Eşit koruma, cinsel yönelim ve cinsel kimliğin dışarıda bırakılmasını içermiyor."
Türkiye, ifade ve örgütlenme haklarını koruyan ve cinsel ayrımcılık yapılmasını yasaklayan Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesini kabul etti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, 1994 yılında "cinsel yönelimler"in, anlaşma ile ayrımcılığa karşı koruma altına alınmış bir statü olduğunu belirtti.
Türkiye ayrıca, ifade ve örgütlenme haklarını garanti altına alan Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesini de kabul etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, cinsel yönelimler ve cinsel kimlikle ilgili ayrımcılık davalarında ihlal kararı vermiştir. (Bkz. https://www.hrw.org/lgbt/jurisprudence.htm).
İnsan Hakları İzleme Örgütü, geçen sene Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği doğrultusundaki gelişmelerle ilgili olarak hazırladığı bir brifing raporunda, "Hükümet, dernekler üzerindeki sınırlamaları ufak ufak kaldırmaya devam ediyor" demişti. Ama aynı raporda şu hususlara da dikkat çekilmişti: "İnsan hakları örgütleri de dahil olmak üzere, yetkililer tarafından şüpheli görülen örgütlenmeler için günlük hayat bir polis devletindeymiş duygusu veriyor: yıllık toplantılar ve basın toplantıları sık sık sivil polisler tarafından izlenip video kameralarla kaydedilirken yerel savcılar soruşturma yağmuruna tutuyor."