Skip to main content

Türkiye: Siyasetçiler ve Aktivistler Tutuklandı

Hükümet uyguladığı siyasi baskıya bahane olarak 2014 yılındaki protestoları kullanıyor

Avukatlar ve milletvekilleri, Ankara adliyesinin koridorlarında, mahkeme önünde ifade vermek için bekleyen Halkların Demokratik Partisi siyasetçilerine ve yetkililerine el sallıyor. Ankara, 1 Ekim 2020. © 2020 Ayşe Sürücü

(İstanbul) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı bir açıklamada Ankara’daki bir mahkemenin muhalefetteki Halkların Demokratik Partisi'nde (HDP) eskiden görev almış veya hali hazırda siyaset yapmakta olan 17 siyasetçi ve parti görevlisinin tutuklanmasına, üçünün ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verdiğini duyurdu.

Mahkeme, söz konusu tutuklama kararlarını, 2014 yılındaki şiddet içeren protesto eylemlerinde söz konusu siyasi partinin payı olduğu iddiası nedeniyle halen sürmekte olan bir soruşturma kapsamında verdi. Türkiye hükümetinin siyasi örgütlenme hakkını kısıtlamak ve bir muhalefet partisine baskı uygulamak amacıyla insanları hapse atmak yönünde sergilediği bu heves, Türkiye'de insan haklarının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin uğradığı erozyona ilişkin, endişe verici bir diğer gösterge niteliğinde.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Program direktörü yardımcısı Tom Porteous "2018 genel seçimlerinde %12'ye yakın oy almış bir partinin siyasetçilerini tutuklamak, Türkiye hükümetinin siyasal muhalefeti kriminalize etme politikasının bir parçası" dedi. Porteous "Türkiye'deki mahkemelerin, hükümetin bir dediğini iki etmemeye ne kadar teşne olduklarına ilişkin son birkaç yıldır zaten epeyce kanıt vardı, en son örnek de bu oldu," şeklinde konuştu.

Polis, siyasetçileri ve parti temsilcilerini Ankara'daki bir savcılığın Türkiye'nin güneydoğusunda gerçekleşmiş ve şiddetlenerek 37 kişinin ölümüne yol açmış protesto eylemlerinde payları olduğu iddiasıyla yürüttüğü bir soruşturma kapsamında 25 Eylül 2020 günü gözaltına aldı. 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleşen protesto eylemleri, Türkiye hükümetinin IŞİD'in Suriye'nin kuzeyindeki Kobani kasabasını kuşatmasına yönelik olarak o dönemde izlediği politikalara gösterilen bir tepki ve Kobani’li Kürtlerle dayanışma niteliğindeydi. Hükümet yaptığı çok sayıda açıklamada ölümlerden Halkların Demokratik Partisi’ni sorumlu tutmuştu.

Soruşturmada suçlanan 20 kişinin çoğu o dönemde, Halkların Demokratik Partisi'nin ana karar alma organı olan Merkez Yürütme Kurulu üyesiydi. Ankara savcılığının soruşturması bu kişileri devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem veya faaliyetlerde bulunmak silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK)/KCK terör örgütü üyesi olmak, PKK/KCK terör örgütü içerisinde eylem ve faaliyetlerde bulunmak, terör örgütü adına eylem biçimleri tasarlamak, eylem için hazırlık yapmak, örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda toplantı düzenlemek, organize etmek veya örgütün propagandasını yapmak, suç işlemeye tahrik ve azmettirmek, suçu ve suçluyu övmek, kasten adam öldürmek  ile suçluyor.

Devletin bütünlüğünü bozmaya teşebbüs (bölücülük) suçunun sabit görülmesi halinde öngörülen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis. Savcılığın sürmekte olan soruşturmada bu yirmi kişi aleyhinde şu ana kadar sunduğu kanıtlar, partinin Twitter hesabından yapmış olduğu ve insanları Ekim 2014 protesto eylemlerine katılmaya davet eden paylaşımlar. Savcılık, bu paylaşımların partinin PKK'den emir aldığının kanıtı olduğunu iddia ediyor.

Tutuklananlar arasında Kars Belediyesi’nin seçilmiş Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de bulunuyor. Bilgen'in tutuklanmasının ardından, yetkililer, Bilgen'in yerine Ankara tarafından atanmış bir memur olan Kars valisinin getirildiğini açıkladılar. İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümetin, Halkların Demokratik Partisi’nden seçilen belediye başkanlarının yerine, seçilmemiş kendi memurlarını atamak yönünde şablonlaşmış bir uygulaması olduğunu daha önce de belgelendirmişti ki, Bilgen'in yerine yapılan atama da bu şablona uyuyor.

Porteous "hükümetin yeni tutuklama kararları, Halkların Demokratik Partisi'nin elinden bir belediyeyi daha almak için de bahane oldu," şeklinde konuştu. Porteous "Hükümet, HDP’nin 31 Mart 2019 seçimlerinde kazanmış olduğu 65 belediyeden sadece 6 adet küçük belediyeyibu partinin elinde bıraktı," dedi.

Savcılık HDP üyesi yedi milletvekili hakkında da aynı kapsamda savcılık soruşturması açılabilmesi için, bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep etti. Partinin 2016 Kasımından bu yana hapiste tutulan eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da aynı soruşturma kapsamında tutuklanmışlardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi daha önce Türkiye'nin Selahattin Demirtaş'ın çok sayıda insan hakkını ihlal ettiğine ve Demirtaş’ı tutuklayan Türkiye makamlarının yetkilerini kötüye kullanmış olduklarına karar vermişti. Mahkeme kararında şöyle demişti: "Demirtaş'ın tutukluluk halinin devamı yönünde verilen kararların... demokratik bir toplum kavramının en merkezinde yer alan çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak yönünde baskın bir gizli amaca yönelik olduğu, hiçbir makul şüpheye yer bırakmayacak şekilde sabit görülmüştür."

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country
Topic