(Sofya) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yayınladığı bir raporda Bulgaristan'ın, ülkedeki sığınmacıların sayısını azaltmak amacıyla, bir "Çevreleme Planı" yürüttüğünü belirtti. Plan, kısmen, Türkiye'den gelerek, Bulgaristan sınırını resmi olmayan yollarla geçmeye çalışan Suriyeli, Afganve diğer sığınmacıların yargısız olarak geri püskürtülmesi biçiminde uygulandı.
"Çevreleme Planı: Bulgaristan'ın Suriyeli ve Diğer Sığınmacıları ve Göçmenleri Geri Püskürtmesi ve Gözaltında Tutması" (“‘Containment Plan’: Bulgaria’s Pushbacks and Detention of Syrian and other Asylum Seekers and Migrants”)başlığını taşıyan 76 sayfalık rapor, Bulgar sınır polisinin, sığınmacı olduğu düşünülen kişileri yargısız olarak ve sık sık aşırı güç kullanarak, Türkiye'ye geri döndürdüğünü belgeliyor. İnsanlar sınır boyunca herhangi bir resmi prosedür uygulanmadan ve kendilerine iltica talebinde bulunma fırsatı verilmeden geri dönmeye zorlandılar. Bulgaristan Türkiye sınırındaki yargısız sınır dışı etme uygulamasına son vermeli, sınır muhafızlarının aşırı güç kullanmasını durdurmalı ve göçmenlerin tutulduğu polis karakolları ve gözaltı merkezlerindeki koşulları ve gözaltında tutulanlara yönelik muameleyi iyileştirmelidir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci Hakları Programı direktörü Bill Frelick, "korunma talep eden insanların sayısındaki artışla başa çıkmanın yolu, kapıyı mültecilerin suratına çarpmak değildir" dedi. "Doğru yol, Bulgaristan makamlarının sığınmacıların taleplerini incelemesi ve onlara insanca davranmasıdır, bu kadar basit."
Yakın zamana dek Bulgaristan önemli sayıda sığınmacı barındıran bir ülke değildi. Son on yılda Bulgaristan'da kayıt altına alınan sığınmacı sayısının yıllık ortalaması 1000 civarındaydı. Ancak bu durum 11.000 kişinin sığınma başvurusunda bulunduğu 2013 yılında değişti; ki, bu insanların yarısından fazlasını Suriye'deki ölümcül baskıdan ve savaştan kaçanlar oluşturuyordu. Bir çok ön belirti olmasına karşın Bulgaristan bu artışa hazırlıksız yakalandı. 5 Nisan 2014 tarihli bir İçişleri Bakanlığı raporunda "2013 ortalarına dek Bulgaristan, öngörülen mülteci akınına karşı tümüyle hazırlıksızdı" deniliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 2013 yılında Bulgaristan'ın yeni gelen sığınmacılara temel insani yardım sağlayamadığını, örneğin ısıtma, pencere ve yeterli sıhhi tesisat bulunmayan kabul merkezlerinde sığınmacıların yiyecek ve barınma ihtiyaçlarının uygun bir şekilde karşılanamadığını belgelemişti. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca, gözaltı merkezlerindeki kötü gözaltı koşullarını ve sığınmacılara gaddarca muamele edildiğini; sığınma usullerinde, sığınma taleplerinin kayıt altına alınmasında uzun gecikmeler yaşanması gibi yetersizlikler bulunduğunu; refakatsiz göçmen çocuklara muamelede, yasal bir vasi atanmaması gibi eksiklikler bulunduğunu; ve sığınma talebi kabul edilen mültecileri destekleyecek ve toplumla bütünleştirecek uygulanabilir programların bulunmadığını da ortaya koymuştu.
6 Kasım'da Bulgaristan hükümeti Türkiye sınırından kaçak girişleri önlemeye yönelik yeni bir politika oluşturdu. Bu "çevreleme planı" sınırda 1500 ilave polis memurunun görevlendirilmesini ve AB Sınır Güvenliği Birimi Frontex aracılığıyla diğer AB üyesi ülkelerden gelen misafir muhafızlardan müteşekkil bir birliğin de bunlara eklenmesini içeriyor. Bulgaristan, ayrıca Türkiye sınırının 33 kilometrelik bir bölümüne çit inşa etmeye de başladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 177 mülteci, sığınmacı ve göçmenle hem Bulgaristan hem de Türkiye'nin farklı yerlerinde mülakatlar yaptı. Bunlardan 41'i, Bulgaristan polisinin yakaladığı ve bazı durumlarda şiddet kullanarak Türkiye'ye geri gönderdiği en az 519 kişinin yer aldığı 44 farklı vakayı ayrıntılı bir şekilde anlattı.
Kendisiyle Ocak ayında Türkiye'de konuşulan "Abdullah" isimli bir Afgan sığınmacı, Bulgaristan polisinin kendisini ve bir kaç kişiyi, daha yakalar yakalamaz dövmeye başladığını söyledi ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün mülakatçılarına yara izlerini gösterdi.
Abdullah "Polis, beni dövdükten sonra amirine götürdü ve o da bana, sanki onları kirleten benmişim gibi, botlarını gösterdi," diye anlattı. "Böylece askere beni dövmesini emretti. Asker önce karnıma bir yumruk attı, sonra tüfeğinin kabzasıyla sırtıma vurdu, yere düştüm, sonra da ben yerde yatarken, kaburgalarıma tekme attı. Belime yakın kaburgalarımdan biri hala kırık... Durmaksızın kafama ve sırtıma vurdular. Önce bir asker, sonra bir başkası... Kaçmaya çalıştım ama yakaladılar ve daha da çok dövdüler. Hatta beni araca sürüklerken bile vuruyorlardı. Bizi, üç kişi, jipin arkasına koydular. Canımın acısını düşünmüyordum, tek endişem karımla çocuğumdu." Karısıyla çocuğu, polis yaklaştığında Abdullah'tan ayrı düşmüşlerdi.
Abdullah, polis aracında 30 ila 45 dakika yol aldıklarını, sonra durup, yürümeye başladıklarını anlattı. "Yürürken sürekli sopasıyla bana vuruyordu. 200 metre kadar yürüdük ve yol boyunca dayak yedim. Sınıra vardığımızda asker bana Türkiye yönünü gösterdi."
Bulgaristan'daki insani durum 2014 yılında Avrupa Birliği'nin yardımıyla düzeldi. Ne var ki bu düzelme, geri püskürtme politikası, sınıra ulaşan yeni sığınmacıların sayısında hızlı bir düşüş ve ülkenin barındırdığı mülteci sayısında 2013 yılının sonlarına kıyasla yüzde 27 oranında bir azalmanın görülmesiyle eş zamanlı olarak gerçekleşti. Avrupa Komisyonu Bulgaristan'a karşı ihlal işlemleri başlattı ve Bulgaristan'ı Suriyeli mültecileri yargısız olarak geri çevirerek AB kurallarına karşı geldiği yönündeki iddialara yanıt vermeye davet etti.
Frelick "Bulgaristan'daki kabul koşulları, 2013 sonlarında şahit olduğumuz berbat koşullara kıyasla düzeldi," dedi. "Ancak bu düzelmeye, Bulgaristan'ın insan hakları ve mülteci hukukundan doğan yükümlülüklerini ihlal ederek sığınmacıların iltica talebinde bulunmasını engellemeye yönelik çabaları bağlamında baktığımızda, o kadar da etkileyici gelmiyor."
Bulgaristan Bakanlar Kurulu yeni politikalarını "krizi çevreleyerek kontrol etme planı" şeklinde tanımlıyor. Ancak Bulgaristan'ın 2013 yılında yüz yüze kaldığı göçmen "krizini" bir bağlam içerisinde görmek gerekiyor: Türkiye sınırından Bulgaristan'a sadece 99 sığınmacının geçmeyi başardığı 2014'ün ilk beş haftasında, Bulgaristan'ın sığınmacıları geri püskürttüğü ülke olan Türkiye'ye 20,000'den fazla Suriyeli mülteci girdi. BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) verilerine göre Türkiye halen 700,000 Suriyeliyi barındırıyor.
"Doğru, Bulgaristan zorlu bir insani meseleyle karşı karşıya kalmış durumda ve bu güçlükle başa çıkma kapasitesi de sınırlı," diyor Frelick. "Ancak bu sınırlı kapasiteye rağmen, mültecilerin, sığınmacıların ve göçmenlerin haklarına saygı göstermenin yolu insanları sınır ötesine geri püskürtmek değildir."