(Berlin) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler'in 29. Yıllık İklim Değişikliği Konferansı'na (COP29) katılan hükümetlerin, fosil yakıtların derhal ve adil bir şekilde kullanımdan kaldırılması başta olmak üzere, sera gazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltmayı acilen taahhüt etmeleri gerektiğini belirtti. İklim konferansı 11-22 Kasım 2024 tarihleri arasında Azerbaycan'ın Bakü kentinde gerçekleştirilecek.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Çevre ve İnsan Hakları Direktörü Richard Pearshouse, “Hükümetler, ulusal iklim planlarını, küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefiyle uyumlu olacak şekilde hazırlamalıdır" dedi. Pearshouse “Kömür, petrol ve doğal gaz üretiminin artması insan sağlığına giderek daha fazla zarar veriyor, fosil yakıt üretim sahalarının çevresinde yaşayan insan topluluklarına yönelik hak ihlallerine yol açıyor ve küresel iklim çöküşünü hızlandırıyor" şeklinde konuştu.
2023'te yapılan COP28'de kabul edilen temel sonuç belgesi, dünya devletlerine "fosil yakıtlardan uzaklaşmaya başlamaları" konusunda bir çağrıda bulunmuştu. Bu çağrı, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (BMİDÇS) 30 yılı aşkın tarihinde ülkeler tarafından ilk kez “fosil yakıtlardan” açıkça bahsetme yönünde alınmış bir kararı yansıtması açısından önemliydi. Ancak bu taahhüt yine de küresel sıcaklık artışını 1,5 derece eşiğinde tutarak iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınmak için gerekenin gerisinde kalmıştı. COP28'den bu yana, bu taahhüt konusunda ulusal düzeylerde çok az ilerleme kaydedildi.
İklim krizinin başlıca sürükleyicisi olan fosil yakıtlar küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 80'inden fazlasını oluşturdukları gibi, üretimlerinin her aşamasında ciddi insan hakları ihlalleri ile de ilişkilendirilebiliyorlar. Hükümetlerarası İklim Değişikliği paneli, halihazırda mevcut olan fosil yakıt projelerinin miktarının, iklimin dayanabileceği miktardan çok daha fazla olduğunu belirtiyor.
2021 yılında Uluslararası Enerji Ajansı, ülkelerin mevcut iklim hedeflerine ulaşarak iklim krizinin en kötü sonuçlarından kaçınmalarının, ancak yeni fosil yakıt projelerinin hayata geçirilmemesi koşuluyla mümkün olabileceğini belirtmişti. Bu konuda bilim insanları arasında görüş birliği olmasına rağmen, hükümetler yeni fosil yakıt projelerine ruhsat vermeyi sürdürdükleri gibi, mevcut işletmeleri düzenlemek konusundaki yetersizliklerini gidermek konusunda da ayak diriyorlar.
Yakın tarihli bir BM raporunda ülkelerin ulusal iklim planlarında “çok daha hırslı ve güçlü adımlar atmaları" gerektiği, bunun yapılmaması halinde bu yüzyıl boyunca sıcaklıkların 2.6 ila 3.1 derece artma riskinin ortaya çıkacağı ve bunun da insanlar ve gezegen için yıkıcı sonuçlar doğuracağı vurgulandı.
Haberlere göre, COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, önümüzdeki on yıl içinde petrol ve gaz üretimini arttırmayı planlıyor. Petrol ve gaz üretiminden kaynaklanan gelirler 2021 yılında Azerbaycan'ın devlet bütçesinin %60'ını, ihracattan kaynaklanan gelirlerinin ise yaklaşık %90'ını oluşturuyordu. Nisan 2024'te COP29'a hazırlık amacıyla düzenlenen üst düzey bir toplantıda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ülkenin petrol ve gaz rezervlerinin “Tanrı'nın bir lütfu” olduğunu söyleyerek, tüm ülkelerin fosil yakıtların üretimini ve kullanımını aşamalı olarak durdurmaya çağrıldığı bir dönemde Azerbaycan'ın petrol ve gaz üretimini artırma hakkına sahip olduğuna ilişkin bir imada bulundu.
Pearshouse, “COP29‘a katılan hükümetler, Azerbaycan'ın COP29’a ev sahipliği yapma konumunu fosil yakıtların yaygınlaştırılması için kullanmasına ve iklim kriziyle yüzleşme ve insan haklarını koruma çabalarını baltalamasına izin vermemelidir” dedi.
Haklara saygılı iklim eylemleriyle, hükümetlerin attıkları adımlar denetlenecek ve iddialı ve başarılı COP29 sonuçları için baskı uygulanacaksa, aktivistlerin, gazetecilerin, insan hakları savunucularının, sivil toplum ve gençlik gruplarının ve yerli halkların temsilcilerinin tam ve anlamlı bir şekilde katılımlarının sağlanması gerekir. Buna iklim krizinin ön saflarında yer alanlar ile iklim değişikliğinin etkilerinden en çok zarar gören halklar da dâhildir. İfade özgürlüğü, bilgiye erişim, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüğü korunmalıdır. Bu haklar, iklim krizini ele almak için acilen ihtiyaç duyulan kapsayıcı ve iddialı politikaların tasarlanması için hayati önem taşımaktadır.
Ancak Azerbaycan'ı, muhaliflere yönelik hoşgörüsüzlük konusundaki sabıka kaydı epeyce kabarık, otoriter bir hükümet yönetiyor. Son aylarda yetkililer bağımsız sivil toplum ve medyanın son kalıntılarını da sindirmek için baskılarını arttırdı, sivil toplum kuruluşlarını düzenleyen son derece kısıtlayıcı yasaları keyfi bir şekilde uygulamaya koydu ve onlarca kişiyi siyasi saiklerle ve düzmece suçlamalarla yakalayarak hapse attı. Keyfi olarak hapiste tutulanlar arasında Azerbaycan'ın petrol ve gaz sektörünü eleştiren, yolsuzluk karşıtı bir aktivist ile COP29'a hazırlık sürecinde Azerbaycan'da sivil özgürlükleri ve çevresel adaleti savunmak amacıyla kurulan bir girişime önayak olanlardan bir insan hakları savunucusu da bulunuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Azerbaycan hükümetinin bağımsız aktivizme yönelik düşmanca tutumu, sivil toplum gruplarının COP29'a anlamlı bir katılım sağlayıp sağlayamayacağı ve konferans sonrasında Azerbaycan'da çevre aktivizminin ne ölçüde sürdürülebileceği konusunda endişelere yol açıyor.
iklim konferanslarına ev sahipliği yapan ülkeler, en başta da Azerbaycan ile BMİDÇS sekretaryası, insan hakları alanındaki taahhütlerini yerine getirmek için, tüm katılımcıların insan haklarına, en başta da ifade özgürlüğü ve resmi konferans mekanının içinde ve dışında barışçıl bir şekilde toplanma özgürlüklerine saygı göstermelidir.
Sekretarya'nın COP29 için Azerbaycan ile Ağustos 2024'te imzaladığı ev sahipliği anlaşması kamuoyuna açıklanmadı. Bu anlaşmanın İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından ele geçirilen bir kopyası, katılımcıların haklarının korunması konusunda önemli boşluklar olduğunu ortaya koyuyor. Anlaşma katılımcılara beyan ve eylemlerinden dolayı yasal dokunulmazlık tanırken, bunu Azerbaycan yasalarına uymaları ve Azerbeycan'ın “iç işlerine” karışmamaları koşuluna bağlıyor.
Ancak “karışmanın" ne anlama geldiği ve Azerbaycan yasalarının BM konferans alanı içinde geçerli olup olmadığı belirsiz. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, Azerbaycan'ın ifade ve toplanma özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları göz önüne alındığında, katılımcılar bölge dışında misillemelere maruz kalabilirler.
Sekretarya ve COP29'a katılan hükümetler bir çağrı yayınlayarak, Azerbaycan hükümetini insan hakları yükümlülüklerine saygı göstermeye ve haklara saygılı bir iklim konferansının gerçekleştirilmesini sağlamaya kamuoyu önünde davet etmelidir.