Skip to main content

Türkiye: İstanbul Polisi Barışçıl Protestoculara Kötü Muamelede Bulunuyor

Avukatların Müvekkillerine Erişimi Engellendi, Avukatlara Şiddet Uygulandı

İstanbul polisi, sekiz yıl önce Suruç intihar saldırısında ölen 33 sosyalist genci anmak amacıyla yapılan 20 Temmuz 2023 tarihli anma etkinliğine çağrıda bulunmak için bildiri dağıtan aktivistlerin çevresini sarıyor ve aktivistleri gözaltına alıyor. Kadıköy, Istanbul, 17 Temmuz 2023. © 2023 SGDF

(İstanbul) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bugün yaptığı açıklamada, 20 Temmuz 2023'te Türkiye'nin güneydoğusunda Suruç ilçesinde IŞİD`in düzenlediği ve 33 genç sosyalist aktivistin ölümüne neden olan intihar saldırısının anısına 20 Temmuz 2023'te düzenlenen anma töreni sırasında aktivistleri haksız yere gözaltına aldığını, aktivistlere ve avukatlara kötü muamelede bulunduğunu ifade etti.  

Polis, protesto öncesinde bildiri dağıtan yaklaşık 45 aktivistten oluşan bir grubu keyfi olarak gözaltına aldı ve şiddet uyguladı. Polis anma etkinliğinin yapıldığı günde de protestoya müdahale etti ve 154 kişiyi daha gözaltına aldı. Her iki günde de polis abluka altına alarak sıkıştırma yöntemi ile aktivistleri kapalı bir alanda tuttu ve dağılmalarını önlemek için aşırı güç kullandı. Polis daha sonra avukatların saatlerce müvekkillerine erişimini kısıtlayarak avukatlara sözlü ve fiziksel şiddet eyleminde bulundu.  

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Türkiye'de ilgili kamu birimleri, İstanbul polisinin Suruç bombalamasında ölen insanları anma töreninde yer alan aktivistlere ve avukatlarına yönelik davranışlarını derhal ve kapsamlı bir şekilde soruşturmalıdır" dedi. "Aktivistlerin polis saldırısına uğramadan barışçıl bir şekilde protesto etme ve gözaltına alınanların kötü muamele görmeden müdafiye erişim hakları vardır."

İnsan Hakları İzleme Örgütü gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan üç aktivist ve aralarında İstanbul Barosu'nun insan hakları ve avukat hakları merkezlerinin de bulunduğu sekiz avukatla görüştü ve avukatlar tarafından temin edilen sağlık raporları ve video görüntülerini inceledi.

Polis ilk olarak 17 Temmuz'da, 20 Temmuz Suruç anmasını duyurmak için İstanbul'un Kadıköy ilçesinde bir ana caddede broşür dağıtmak üzere toplanan 45 aktiviste şiddetli bir şekilde müdahale etti. Çok sayıda polis grubun etrafını sardı ve aktivistleri gözaltına aldı.

21 Temmuz, 2023`de, İstanbul Barosu İnsan Hakları Komisyonu gözlemcisi Avukat Zehra Kurt tarafından çekilen yaklaşık 40 avukatın İstanbul Emniyet Müdürlüğü`nde kötü muameleye maruz kaldığını belgeleyen video görüntüleri. Fatih, İstanbul, 21 Temmuz 2023 © 2023 Zehra Kurt

İstanbul Anadolu Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu`nun talebi üzerine İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi, gözaltına alınan aktivistlerden altısının Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu (2911 sayılı Kanun) ihlal ettikleri ve direndikleri şüphesiyle tutuklanmasına, diğer üçünün ise adli kontrol tedbirleri ve yurt dışı çıkış yasağı ile serbest bırakılmasına karar verdi. Geri kalanlar serbest bırakıldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün incelediği ve kişilerin bildiri dağıttıkları için tutuklu yargılanmalarına ilişkin mahkeme kararı, soyut gerekçelere dayanıyor, gerekli ve orantılı bir önlem olarak tutukluluğu haklı gösterecek somut bir kanıt sunmuyor.

Gözaltına alınan aktivistlerin neredeyse tamamı, tutuklanma talebi hakkında karar verilmesi için katıldıkları duruşmada, polisin bildiri dağıtırken gereksiz ve aşırı şiddet kullandığını, etraflarını sardığını ifade etti. Aktivistlerin ifadelerine göre polis, protestoculara dağılmaları konusunda uyarıda bulunmadan ve dağılmalarına izni vermeden gözaltına aldı.

Türkiye'de toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkını kısıtlayıcı düzenlemeler içeren 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, barışçıl protesto hakkını kullanan kişilere karşı sıklıkla kullanılırken, genel olarak polis protestoya katılan kişilere herhangi bir dağılma uyarısı yapmadan dağıtmak için doğrudan müdahale ediyor ve protestocuları gözaltına alıyor.

17 Temmuz'da gözaltına alınan ve ertesi gün serbest bırakılan Sait Çetin, polisin kendisine vurduğunu ve kulak zarını patlattığını söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü yaralanmayı doğrulayan sağlık raporunu inceledi. Çetin, polisin yaklaşık 45 kişiyi çok sıkı bir polis çemberine sıkıştırdığını ve aktivistlere hakaret ettiğini ifade etti. Gözaltındayken polis memurlarının kendisini tekmelediğini ve 11 saat boyunca avukatını görmesine izin vermediğini söyledi.

20 Temmuz'da polis, 154 aktivisti gözaltına alarak Vatan Caddesi`nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü ve 121 kişiyi 10 saate kadar otobüslerde tuttuktan sonra serbest bıraktı.

Geri kalan 33 kişi ise bir gece nezarethanede kaldıktan sonra İstanbul Anadolu Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu`na götürüldü. Savcı, 29 kişiyi ifadelerini almadan serbest bıraktı ve sadece dört kişinin ifadesi alındı.

İki kişi adli kontrol kararları ve yurt dışına çıkış yasakları ile serbest bırakılırken, iki aktivist de İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Mahkemesi'ne tutuklama talebiyle sevk edildi. Mahkeme, aktivistlerin polise karşı davranışlarına ve delilleri tahrif etme olasılıklarına atıfta bulunarak, somut gerekçe ve delillerin açıklamasına yer vermeksizin tutuklama yönünde karar verdi.

20 Temmuz'da gözaltına alınan ve ertesi gün serbest bırakılan Nevruz Tuğçe Çelik, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, polisin aktivistlere şiddet kullanarak müdahale ettiğini, dağılmakta olmalarına rağmen aktivistlerin çevresini kuşattığını ve bir çember içinde tuttuğunu söyledi. Çelik, polis memurlarının kendisine fiziksel şiddet uyguladığını ve arkasından kelepçelediğini, gözaltına alınan otobüse binerken bir erkek polis memurunun kendisini tekmelediğini ekledi. İfadesinde, polisin yetkisi dışında çantasını açtığını, cep telefonuna el koyduğunu ve bu sırada saatini kırdığını ifade etti.

Çelik, polisin çok sıcak hava koşullarında polis çemberinde tutulanlara karşı biber gazı kullandığını, bunun sonucunda iki aktivistin acil tıbbi bakıma ihtiyaç duyması nedeniyle alana ambulans geldiğini, ambulansta sağlık personelinin müdahalesi sonrasında, polisin bu kişileri ambulansın içinden gözaltına aldığını söyledi.

Aşırı sıcak havalarda 10 saatten fazla bir süre otobüste tutulduklarını ve nezarethanede geçirdikleri süreler de dahil 21 saat boyunca bir avukatla görüşmelerine izin verilmediğini söyledi. Protestoculara su ya da yiyecek verilmediği ve saatlerce tuvalet erişiminin çok sınırlı olduğunu açıkladı. Bir avukat, tutuklulara sekiz saatten fazla su verilmediği ve klima çalışmadığı için gözaltı otobüslerindeki koşulların uygun olmadığını ifade etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü avukatlardan Düşün Altuntaş, müvekkilinin 20 Temmuz'da gözaltına alındığını ve polisin müvekkilinin yüzüne tükürdüğünü, küfürlü bir dil kullandığını ve kendisine şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu söyledi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki polisin yaklaşık 60 avukatın müvekkilleriyle yaklaşık dokuz saat görüşmesine izin vermediğini, avukatların kendileriyle görüşme haklarında ısrar edince polisin avukatlara fiziksel şiddet uygulamaya başladığını söyledi. Altuntaş, polisin saçlarını çektiğini, tekmelediğini, kollarını sıktığını ve avukatları emniyet müdürlüğünden dışarı ittiğini söyledi.

Görüşülen diğer avukatlar kötü muameleyi doğruladı. Avukat Bilge Sayıcı, avukatların emniyet müdürlüğündeki tuvaletleri kullanmalarına izin vermediğini, polisin avukatlara fiziksel şiddet uyguladığını ve emniyet müdürlüğünden çıkarırken saçlarını çektiğini, avukatları sürüklediğini söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, polisin avukatları İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki döner kapıdan ittiğini, avukatları kapıya sıkıştırdığını ve fiziksel güçle binadan çıkardığını gösteren görüntüleri inceledi.

İsminin açıklanmasını istemeyen bir başka avukat, bir erkek ve iki kadın polis memurunun kendisini saçlarından sürükleyerek dışarı çıkardığını söyledi. Avukat, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne şiddet belirtileri gösteren sağlık raporunu verdi ve resmi bir şikayette bulunacağını ifade etti.

İstanbul Barosu'nun insan hakları ve avukat hakları merkezlerinden avukatlar, gözaltına alınan kişilerin gördüğü muameleyi gözlemlemek ve avukatların müvekkillerini temsil etmeleri için herhangi bir polis engeli olup olmadığını raporlamak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü`ndeydi. İstanbul Barosu, avukatlara yönelik kötü muameleyi doğrulayan bir basın açıklaması yayınladı ve avukatlara saldırdıkları gerekçesiyle polis memurları hakkında suç duyurusunda bulundu.

Baro İnsan Hakları Merkezi'nden Avukat Zehra Kurt, karakoldayken polis memurlarının avukatlara "terörist" dediğini ve küfürlü bir dil kullandığını duyduğunu söyledi. Kurt, polisin yaklaşık 40 avukata kötü muamelede bulunduğunu gördüğünü ve bazı memurların avukatları fiziksel güç kullanarak başlarını zorla öne eğdiğini ve bu şekilde emniyet müdürlüğü binasından çıkardığını söyledi. Polis bazı avukatları çember içine almaya çalıştığında, avukatları yakaladıklarını ve polis çemberine sürüklediklerini söyledi. Baro ve diğer avukatlar polise suç işlediklerini söylediklerinde, polisin bu uyarıları göz ardı ettiğini ifade etti.    

Türkiye Barolar Birliği, 21 Temmuz'da yaptığı açıklamada, polisin davranışlarından duyduğu endişeyi dile getirerek, avukatlara yönelik saldırıların hak ve özgürlükleri ihlal ettiğine dikkat çekti. Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeler uyarınca  "devletler, avukatların tüm mesleki işlevlerini korkutma, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın yerine getirebilmelerini özgürce hareket etmelerini ve müvekkillerine erişimlerini sağlayacaktır”.

Williamson, "İstanbul polisi, gözaltı ve tutuklamayı düzenleyen tüm ilke ve yasal düzenlemeleri görmezden gelerek, gözaltındaki insanları ve avukatlarını tehlikeye atıyor" dedi. "Türkiye`de ilgili makamlar bu olayı soruşturmalı ve ihlallerden sorumlu olanlara karşı uygun önlemleri almalıdır".

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country