ARTICLE 19 ve İnsan Hakları İzleme Örgütü 14 Ekim’de yaptıkları açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 Ekim 2022 tarihinde “sansür yasası” olarak bilinen bir dizi yeni yasa değişikliği teklifini kabul ettiğini, yeni yasayla internet sansürünü daha da ağırlaştıran ve bilgiye erişimi kısıtlayan yeni ifade suçları getirildiğini belirttiler.
Yasanın 2023’te yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine aylar kala kabul edilmiş olması, Erdoğan hükümetinin seçimler öncesinde hükümeti eleştiren internet haberciliği ve yorumculuğunu susturmayı amaçladığı yönündeki endişeleri de artırıyor.
ARTICLE 19 Avrupa ve Orta Asya Başkanı Sarah Clarke, “Birlikte ele alındığında, yeni yasa, 2023 seçimleri öncesinde hükümetin sansürü ağırlaştırmak ve sosyal medya ile bağımsız internet haber siteleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmak için cephanesindeki silahları artırdığının ve acımasız yeni bir dönemin işaretlerini veriyor. İçerik çıkarma ve kullanıcı verilerini teslim etme taleplerine uymayan teknoloji şirketlerine yönelik ağır cezalar öngören yasa, şirketleri, neredeyse tamamen sansür rejimine dönüşen yönetimin suç ortağı olmaya zorlayacaktır” dedi.
Yeni yasa, İnternet Kanunu, Basın Kanunu ve Türk Ceza Kanunu da dahil olmak üzere çeşitli kanunlarda değişiklik yapan 40 maddeden oluşuyor. Yasa, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymayı” bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak bir suç haline getiriyor. Yasa, internet haber siteleri üzerinde çok daha sıkı bir hükümet kontrolü tesis ediyor. Yasa, interneti düzenlemekle görevli olan ve hükümet tarafından kontrol edilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu (BTK), sosyal medya şirketlerini içerik çıkarma ve kullanıcı verilerini bildirme taleplerine uymaya zorlayacak kapsamlı yetkilerle donatıyor. Şirketler bu talepleri yerine getirmedikleri takdirde internet bant genişliklerinin daraltılması yaptırımıyla karşı karşıya kalacaklar.
ARTICLE 19, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve diğer insan hakları örgütleri, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun gazetecileri ve hükümeti eleştirdiği düşünülen kişileri, hiçbir şekilde şiddete teşvikte bulunmasalar dahi eleştirel haber, açıklama veya yorum yaptıkları için yargılamak ve mahkûm etmek amacıyla yaygın bir şekilde kötüye kullanıldığını detaylı bir şekilde belgelemiştir. Yeni yasaya göre, çevrimiçi mecralarda hükümeti eleştiren herkes dezenformasyon suçlamasıyla yargılanabilecek.
Sosyal medya, Türkiye’de basına yönelik geniş çaplı baskının ardından insanların bağımsız haberlere erişebildiği ve kendilerini nispeten daha özgürce ifade edebildikleri son alanlardan biri. Bu, internet sitelerini ve diğer çevrimiçi içerikleri keyfi olarak engellemeyi ve kaldırmayı da içeren yürürlükteki kısıtlayıcı internet yasasına rağmen gerçekleşmektedir. ARTICLE 19 ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, yeni yasanın, teknoloji şirketlerini devletin sansür aygıtı olmaya zorlayarak bu alanı kapatmayı amaçladığını belirtmektedir.
2020 yılında İnternet Kanunu’nda yapılan değişiklikler, yerel temsilci atamamaya yönelik ağır yaptırımları (bant genişliklerinin yüzde 90 oranına kadar daraltılması), içerik çıkarma taleplerine uyulmamasına yönelik nispeten daha hafif yaptırımlarla birleştirmişti. Teknoloji şirketleri, yerel temsilciler atamayı tercih ederken, içerik çıkarma ve veri taleplerinin tümüne yanıt vermeyerek kullanıcı haklarını korumaya devam etmeyi taahhüt ettiler. ARTICLE 19, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve İfade Özgürlüğü Derneği, mevcut düşmanca ortam, şirketlerin insan hakları ihlallerine müdahil olmalarına kaçınılmaz olarak sebebiyet vereceğinden, teknoloji şirketlerini Türkiye’de temsilcilik açmamaları konusunda uyarmıştı.
Yeni yasa, 2020 yılındaki yasayı iki temel açıdan öteye taşıyor. Teknoloji şirketlerinin Türkiye’deki varlığını resmi hale getiriyor ve günlük 10 milyondan fazla kullanıcısı olan şirketlerin sadece temsilcilik açmaları veya gerçek kişi temsilci atamalarını yeterli bulmayarak doğrudan Türkiye’de şirket kurmalarını zorunlu kılıyor. Yasa, şirketlerin cezai, idari ve mali açıdan sorumlu tutulabilecekleri kapsamı büyük ölçüde genişletiyor. İkinci olarak, yasa, herhangi bir içerik engelleme, içerik çıkarma veya kullanıcı verilerini teslim etme talebine uymayan şirketlere karşı yüzde 90 oranına varan bant genişliğinin daraltılması gibi ciddi yaptırımlar getiriyor. İnsan hakları örgütleri, bunun sonucunda şirketlerin kaçınılmaz olarak insan hakları ihlallerine müdahil olacaklarını ya da platformlarının Türkiye’de erişilemez hale gelebileceğini ifade ettiler.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktör Yardımcısı Emma Sinclair-Webb “Yeni yasa, Twitter ve Facebook gibi teknoloji şirketlerini hükümet sansürüne ve kullanıcılara yönelik ceza soruşturmalarına uyum sağlamaları için büyük bir baskıya maruz bırakarak Türkiye hükümetinin sosyal medya üzerindeki kontrolünü sıkılaştırıyor.” dedi ve ekledi: “Yasaya uymama halinde teknoloji şirketleri için ağır cezalar öngörülüyor. Bu da, teknoloji şirketlerine Türkiye’de erişilemez platformlar haline gelmemek için insan haklarını ihlal etmeleri yönünde şantaj yapıyor.”
ARTICLE 19 ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye hükümetini yasayı yürürlükten kaldırmaya ve sivil topluma yönelik baskılara son vermeye çağırdı. Türk yetkililer, özellikle seçimler öncesinde ve seçimler boyunca ifade özgürlüğü hakkını ve serbest bilgi akışını korumalıdır.
Sosyal medya platformları, kullanıcıların ilgili platformları kullanmanın risklerini tam olarak anlayabilmeleri ve öngörebilmeleri için konuyla ilgili pozisyonlarını acilen kamuoyuna açıklamalıdır. Bu platformlar, baskıya boyun eğmemeli ve BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri kapsamında ifade özgürlüğü ve mahremiyet hakkı da dahil olmak üzere insan haklarına saygı gösterme yükümlülüklerine uygun davranmalıdır.
Teknoloji şirketleri, hükümet sansürüne müdahil olmaya karşı direnmeli ve ifade özgürlüğü kapsamında korunması gereken çevrimiçi içerikleri paylaşmaları nedeniyle kullanıcılarını hapsedilme tehlikesine maruz bırakacak kullanıcı verilerine yönelik keyfi talepleri reddetmelidir. ARTICLE 19 ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, ifade özgürlüğünün yaygın bir şekilde göz ardı edildiği, “ifade suçlarına” yönelik kovuşturma ve mahkûmiyet öngörülen bir yapı içinde, teknoloji şirketlerinin yasaya uymaları durumunda, insan hakları ihlallerine müdahil olmalarının kaçınılmaz olacağını belirttiler.
Yeni yasa hakkında daha fazla bilgi için:
Yeni Dezenformasyon Suçu
Yeni yasada yer alan ve medyada en çok endişe uyandıran yeni hüküm “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma” suçu oldu. Suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak öngörülüyor. Suçun, fail tarafından gerçek kimliğin gizlenmesi suretiyle veya bir “örgütün faaliyeti çerçevesinde” işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılıyor.
Halihazırda ciddi bir siyasi kontrol altında faaliyet gösteren savcılık ve mahkemelere hangi hallerde “yanlış bilgi” ve “endişe yaratma niyeti” olduğunu tanımlama imkânı veren muğlak ve geniş kapsamlı bu hüküm, ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir tehdit oluşturmakta ve internette hükümeti eleştiren herkesi keyfi gözaltı ve yargılanma tehlikesi ile karşı karşıya getirmektedir. Avrupa Konseyinin uzman hukuk organı Venedik Komisyonu, yeni suçun ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini belirten bir acil görüş metni yayınladı.
İçerik Çıkarma
Yasa değişiklikleri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumuna teknoloji şirketinin kazançlarını önemli ölçüde etkileyebilecek yetkiler sağlıyor. İçerik çıkarma veya erişim engelleme öngören idari veya mahkeme kararlarına uyulmaması halinde şirketlere ağır yaptırımlar uygulanarak platformlar kullanılamaz hale getirilebilecek. Yaptırımlar arasında altı aya kadar reklam verme yasağı, erişim engelleme ya da içerik çıkarma kararlarına uyulmaması halinde bant genişliğinin yüzde 50 oranında daraltılması, kararın 30 gün içinde yerine getirilmemesi halindeyse bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılması yer alıyor.
Kullanıcı Verileri ve Anonimlik
Yeni yasanın bir diğer geniş kapsamlı boyutu ise, sosyal medya platformlarının, yasada listelenen bazı suçları işledikleri iddiasıyla sosyal medya kullanıcılarına yönelik yürütülecek soruşturmalar sırasında savcılıklar ve mahkemeler tarafından talep edildiği takdirde kullanıcı verilerini vermek zorunda kalacak olmalarıdır. Listelenen suçlar arasında dezenformasyon yayma ve Devlete karşı işlenen suçlar da dahil olmak üzere Türkiye’de sivil toplumu bastırmak ve hükümeti eleştirdiği düşünülen kişileri hedef almak için sıklıkla kullanıldığı yaygın şekilde belgelenen kimi suçlar bulunmaktadır.
Şirketlerin kullanıcı verilerini sağlamayı reddetmeleri halinde, savcılıklar Ankara Sulh Ceza Hakimliğine bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılması yaptırımında bulunulmasını talep edebilecekler. Kullanıcı verilerinin teslim edilmesi, sosyal medya kullanıcılarının anonimliğini sona erdirecek ve onları keyfi gözaltı tehlikesine maruz bırakacaktır.
Yerel Temsilciler için Yeni Koşullar
Teknoloji şirketlerinin çoğu, 2020 mevzuat değişikliklerinde, yalnızca kayıtlı birer adresleri olan ancak ana büyük teknoloji şirketleriyle gerçek bir hukuki bağa sahip olmadığı izlenimi veren yasal şirketler kurarak ya da bu şirketleri temsilci olarak atayarak mevcut hukuki boşluktan faydalandılar. Örneğin, Facebook, Madoka adında bir Türk şirketini temsilci atadı. Twitter ise Türkiye’de bir limited şirket kurmasına rağmen, şirketin tek hissedarı T. I. Redwing LLC adlı ABD merkezli bir şirketti.
Yeni yasa ile hem Facebook hem de Twitter, mali, idari ve cezai olarak sorumlu olacak ve denetlenebilecek şirketler kurmak zorunda kalacak. Şirketler altı ay içinde gerekli tüzel kişiliği kurmazlarsa, reklam yasakları ve yüzde 90 oranına varan bant genişliği daraltması ile karşı karşıya kalacaklar.
Sosyal Mesajlaşma Uygulamalarının Düzenlenmesi
Yeni yasa, Elektronik Haberleşme Kanunu’nun kapsamını genişleterek, internet üzerinden görüntülü ve sesli mesajlaşma ile arama hizmetlerini (şebekeler üstü hizmetleri) de düzenleme altına alıyor. WhatsApp, Signal ve Telegram gibi şebekeler üstü hizmet sağlayıcıları, Türkiye’de resmi olarak ticaret siciline kayıtlı şirketler kurmak ve aktif kullanıcı sayısı, sesli ve görüntülü görüşme, anlık ileti gibi veriler hakkında düzenli bilgi vermek zorunda kalacaklar. Yasaya uyulmaması 30 Milyon Türk Lirası’na (1,615,000 USD) kadar para cezası ve benzer yaptırımlara, bant genişliğinin yüzde 95 oranında daraltılmasına ya da uygulamalara erişimin tümüyle engellenmesine neden olacak.
Teknoloji Şirketlerine Yönelik Yaptırımlar
Yeni yasa ayrıca, sosyal medya şirketlerinin bilgi sistemleri, algoritmaları, veri işleme mekanizmaları ve ticari yaklaşımları hakkında Türk makamlarına bilgi vermek de dahil, bazı hükümlere uymamaları halinde bir önceki yıla ait küresel cirolarının yüzde 3’üne kadar idari para cezasına maruz bırakılmalarına ilişkin hükümler getiriyor. BTK Başkanı ilgili cezayı uygulama yetkisine tek başına sahip olacak.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumunun Aşırı Geniş Yetkileri
BTK’ya ve başkanına tanınan geniş yetkiler, kurum kararlarına karşı yargısal denetimin etkisiz olması ve kurumun bağımsız olmaması dikkate alındığında özellikle kaygı vericidir. Kurum, kağıt üstünde bağımsız gözükse de Ulaştırma Bakanlığına bağlı faaliyet göstermekte, başkanı ve üyeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanmaktadır. Ağustos ayında yapılan bir basın soruşturması kurumun özel kullanıcı verilerini topladığını ve bir yıldan uzun süredir Türkiye’deki kullanıcıları gözetlediğine dair muteber kanıtlar sağladı.
İnternet Haber Sitelerinin Düzenlenmesi
Yasanın bir diğer temel amacı da Basın Kanunu’nun internet haber siteleri için de geçerli olmasını sağlayarak bu siteleri düzenlemektir. Bu kapsamda, basın kartı zorunluluğunun internet haber sitelerinde çalışan gazetecileri de kapsayacak şekilde genişletilmesi, basın kartlarının veriliş şeklinin yeniden düzenlenmesi ve “basın ahlak esaslarının ihlal edilmesi” halinde basın kartlarının uzun bir süre yeniden başvurma imkânı olmaksızın iptal edilmesine ilişkin kaygı verici bazı yeni hükümler yer almaktadır.
Yasa, internet haber sitelerinin, mahkeme tebligatları gibi hukuki bildirimlerin elektronik ortamda kendilerine ulaştırılabilmesi için ana sayfalarında iletişim bilgilerine yer vermelerini ve çevrimiçi içeriği iki yıl süreyle saklamalarını zorunlu hale getirmektedir. En sorunlu unsurlar arasında, erişim engelleme kararı verilmesi halinde bir hafta boyunca ana sayfada düzeltme metni yayınlanması zorunluluğu yer alıyor.
Değişiklikler, internet haber sitelerinin denetiminin büyük ölçüde artacağı, yetkililerin yasal işlemler ve düzeltme metinlerinin yayınlatılması yoluyla sürekli müdahalede bulunmak için kendilerini yeni araçlarla donatacakları endişelerini artırıyor.
İçerik Hakkında Bilgi Verme Sorumluluğu
Yasa ayrıca, sosyal medya şirketlerine, kişilerin “can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan” bir içeriği öğrenmeleri halinde, bu içeriği bildirme yükümlülüğü getiriyor. Şirketler, çevrimiçi anonimliğe zarar verecek şekilde içeriği oluşturan kullanıcı hakkında bilgi vermek zorunda kalacaklar.