(İstanbul, 22 Ocak 2012) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün 2012 Dünya Raporunu yayınlarken Türkiye’nin gazetecileri, Kürt aktivistler ve hükümet muhaliflerini hapsetmeye devam ettiği sürece yükselen bölgesel güç olarak uluslararası itibarını zedeleyeceğinin dile getirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 12 Haziran genel seçimlerinde yüzde 50 gibi tarihi bir oy oranıyla üçüncü kez iktidara gelmesinin ardından Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinin hakları kısıtlamak için birçok hamle yaptığını söyledi. Yetkililerin muhalifleri aylarca veya yıllarca, çürük delillere dayanarak iddia ettikleri terör suçlarıyla yargılarken hapiste tutmasına olanak veren yasaları kullanarak ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerini kısıtladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb “Türkiye hükümetinin gazetecileri ve barışçıl siyasi aktivistleri hapsetmesi bölgedeki demokratik itibarını sarsıyor. Hükümetin bu baskıyı sona erdirmesi ve terör yasalarını değiştirmesi gerekiyor” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 676 sayfalık raporunda 90’dan fazla ülkede geçen yıl insan haklarında ne tür gelişmeler yaşandığı inceleniyor. Bunlar arasında pek az kişinin hayal edebileceği Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları da yer alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporda “Arap Baharı”na şiddetle direnen güçler dikkate alındığında, uluslararası topluluğun bölgede haklara saygılı demokrasilerin doğmasına yardım etmede önemli bir rolü olduğunu söylüyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün ele aldığı diğer konular arasında Türkiye’de kadına yönelik şiddetin yaygınlığı, polis şiddeti ve güç kullanımı, insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasıyla mücadele için atılan adımlar ve insan hakları karnesi nedeniyle Türkiye’ye yönelik uluslararası baskılar yer alıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü “hükümet insan haklarını iyileştirmek için anayasanın tekrar kaleme alınacağını taahhüt etti. Ancak Barış ve Demokrasi Partisi görevlilerini hedef alan, hükümeti eleştiren başkalarını da kapsayan ve giderek şiddetlenen baskı bu süreci tehdit etmektedir” dedi.
Aralarında parti aktivistleri, seçilmiş belediye başkanları, avukatlar, gazeteciler, birkaç insan hakları savunucusu ve bir akademisyenin de bulunduğu binlerce kişi yargılanıyor. Birçoğu çok uzun süredir tutuklu yargılanmakta. Yasadışı PKK örgütü ve yetkililerin PKK’nin şehir örgütlenmesi olduğunu iddia ettiği Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) ile bağlantılı olmakla suçlanıyorlar.
2011 yılında artan sayıda gazeteci ve editör tutuklandı. 24 Aralık’ta Kürt basınından 36 gazeteci, kapsamlı Kürt siyasi faaliyetlerine yönelik baskı bağlamında, terör suçlarıyla hapsedildi. Mart’ta ise aralarında Ahmet Şık ve Nedim Şener’in de bulunduğu bazı gazeteciler de hükümeti devirmek için darbe planlarıyla bağlantıları olduğu iddiasıyla terör suçlarıyla hapse atılmıştı. Şık ve Şener aleyhine sunulan deliller şiddete teşvik etmeyen yazılardan ibaretti.
2011’de PKK’yla süren çatışma şiddetlendi ve yılın ikinci yarısında sivil ölümlerde artış oldu. PKK bağlantılı saldırılar sonucu bazı şehirlerde siviller öldü ve yaralandı. 28 Aralık’ta Türk hava kuvvetleri jetleri Irak sınırı yakınındaki Şırnak’ta19’u çocuk 34 Kürt köylüyü bombalayarak öldürdü. Bu ölümcül hava saldırısyal ilgili soruşturma devam ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü tüm sivil öldürmelerle ilgili kapsamlı ve tarafsız soruşturma yürütülmesi ve hukukdışı öldürmelerden sorumlu olanların yargılanması çağrısında bulunmaktadır.
Sinclair-Webb “Türkiye bölgede demokratik refomların savunuculuğunu yapmak gibi bir rol üstlenmeye çalışıyor ama bu bölgesel çıkışı ülkedeki demokratik refomların eşlik etmesi gerekli” dedi.