Skip to main content

Çin: Sincan’da Kitlesel Takip ve Gözetim Nasıl İşliyor

Polisin kullandığı yazılımın “tersine mühendislik” yöntemiyle çözülmesi, fişleme ve takip stratejilerini açığa çıkardı

(New York) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch — HRW), bugün yayınladığı bir raporda, Çin’in yetkili makamlarının Çin’in batı Sincan Bölgesi’nde yaşayan Müslümanları kitlesel olarak takip etmek, gözetlemek ve keyfi olarak gözaltına almak için bir cep telefonu uygulaması kullandığını belirtti.

Çin’in Baskı Algoritmaları: Sincan’da Polis Tarafından Kullanılan Takip ve Gözetim Yazılımını Tersine Mühendislik Yöntemiyle Çözmek” başlıklı 68 sayfalık rapor (rapor özetinin ve tavsiyelerin Türkçe çevirisi mevcuttur), hükümetin, “Terörist Şiddete Darbe Vur”  kampanyası kapsamında 13 milyon Türki Müslümanı giderek artan baskılara maruz bıraktığı Sincan’daki takip ve gözetim devletine ilişkin yeni kanıtlar sunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Sincan’da kullanılan ve insanlar hakkında toplanan bilgileri bir araya getirerek, potansiyel tehdit olarak görülen kişileri mimleyen kolluk programı Entegre Ortak Operasyon Platformu (Integrated Joint Operations Platform — IJOP) ile bağlantı kurmak için görevlilerin yararlandığı cep telefonu uygulamasını, tersine mühendislik yöntemiyle, 2018 Ocak’ı ile 2019 Şubat’ı arasında çözmeyi başardı. Söz konusu dönemde kamuoyunun erişimine açık olan programın tasarımını inceleyen İnsan Hakları İzleme Örgütü, Sincan’daki yetkililerin sıradan insanlar hakkında çok miktarda ve çeşitlilikte bilgi toplamakta olduklarını tespit etti.

 

İnsan Hakları İzleme Örgütü Çin baş araştırmacısı Maya Wang, “Araştırmamız Sincan Polisi’nin insanların tamamen yasal davranışları hakkında kanunsuz olarak bilgi topladığını ve bu bilgileri onlara karşı kullandığını ilk defa gösteriyor,” dedi ve ekledi: “Çin hükümeti insanların yaşamlarını her yönüyle takip ediyor ve gözetliyor, güvenmediklerini ayıklıyor ve onları daha fazla incelemeye tabi tutuyor.”

İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu cep telefonu uygulamasına ait ekran görüntülerini de yayınladı.

IJOP uygulamasının topladığı bilgiler insanların kan gruplarından boylarına, “dini atmosferlerinden” siyasi aidiyetlerine uzanan bir çeşitlilik sergiliyor. Polisin kullandığı platform, bilgi toplamak amacıyla, 36 tip insanı hedef alıyor. Bunların arasında “akıllı telefon kullanmaktan vazgeçen insanlar,”  “komşularıyla görüşmeyen insanlar” ve “camiler için hevesle para ve malzeme toplayan insanlar” da var.

IJOP platformu Sincan’daki herkesi takip ediyor. İnsanların hareketlerini, telefonlarını, taşıt araçlarını ve kimlik kartlarını izleyerek gözetliyor. İnsanların elektrik ve yakıt istasyonları kullanımını kayıt altına alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, söz konusu sistemin, bölgedeki bazı kontrol noktaları ile el ele vererek görünmez veya sanal bir çit dizisi oluşturduğunu tespit etti. Yetkililerin IJOP sistemine programlanmış faktörler tarafından belirlenen tehdit düzeyi algısına bağlı olarak, insanların seyahat özgürlükleri farklı ölçülerde kısıtlanıyor.

Eskiden Sincan’da yaşayan bir kişi, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne keyfi olarak tutulduğu gözaltından serbest bırakıldıktan bir hafta sonra başına gelenleri şu şekilde anlattı: “Tam bir alışveriş merkezine girmek üzereydim ki, turuncu alarm çalmaya başladı.” Polis gelmiş ve adamı karakola götürmüş. “Onlara ‘ben zaten gözaltındaydım, masum olduğum söyleyerek beni serbest bırakan sizsiniz,’ dedim... Polis bana ‘halka açık yerlere gitme, yeter,’ dedi. ‘Ne yapayım yani, evde mi oturayım?’ dedim. Adam ‘evet’ dedi, ‘böylesi hiç yoktan iyidir, öyle değil mi?’”

Yetkili makamlar IJOP’u bir çok sıradan ve yasal faaliyeti kuşkulu davranış olarak görecek şekilde programlamışlar. Örneğin:

  • Bir aracın adı kayıtlı sahibinden başka biri araca yakıt alırsa, sistem bunu tespit ediyor. Uygulama, olayı soruşturmaları için civardaki hükümet görevlilerini uyarıyor. Görevliler, söz konusu uyumsuzluğun nedenini bir menü sekmesindeki seçeneklerden birini tercih ederek uygulamaya kaydediyor ve durumda kuşkulu bir yan olup olmadığını ve soruşturmanın ilerletilmesi gerekip gerekmediğine karar vererek bunu da uygulamaya giriyorlar.

Screen 17

  • Uygulama yurtdışına aşırı uzun olarak gördüğü seyahatler yapan kişiler konusunda görevlileri uyarıyor ve onlara, “dönüşü gecikmiş” kişiyi veya onun akrabalarını ve diğer tanıdıklarını sorgulatarak, seyahat ile ilgili ayrıntıları sorduruyor. Uygulama görevlilere “dönüşü gecikmiş” kişinin telefonunda “kuşkulu içerik” olup olmadığını da kontrol ettiriyor. 

Screen 8

  • Uygulama bir kişinin telefonunun izini kaybettiğinde görevlileri telefon sahibinin davranışlarının kuşkulu olup olmadığını ve soruşturma açılması gerekip gerekmediğini tespit etmeleri için uyarıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, soruşturmalardan bazılarında insanların telefonunda kuşkulu görülen, aralarında WhatsApp, Viber, Telegram ve Sanal Özel Ağların da (Virtual Private Network — VPN) bulunduğu 51 internet aracının yüklü olup olmadığının da kontrol edildiğini tespit etti. IJOP uygulaması insanların ilişkilerini de izliyor, örneğin polisin izlediği biriyle seyahat eden kişileri veya yakın geçmişte yeni bir telefon numarası almış olan kişilerin akrabalarını da kuşkulu olarak mimliyor.

Sistem bu tür geniş ve muğlak ölçütlerden hareketle, görevliler tarafından gözaltına alınıp alınmayacakları değerlendirilmesi gereken kişiler için isim listeleri oluşturuyor. Resmi belgeler, “alınması şart olan kişiler, alınmalıdır” diyerek, hedefin gözaltına alınan “güvenilmez kişi” sayısını maksimize etmek olduğuna işaret ediyorlar. Bu kişiler daha sonra, en temel koruma prosedürleri işletilmeden, polis tarafından sorgulanıyorlar. Bu kişilere avukat tutma hakkı tanınmıyor, bazıları işkenceye ve kötü muameleye maruz bırakılıyorlar; bu tür hak ihlallerini tazmin ve telafi edebilecek hukuki yollar da bulunmuyor.

IJOP sistemi, Çin’de devlete ait önemli bir askeri taahhüt şirketi olan China Electronics Technology Group Corporation (CETC) tarafından geliştirilmiş. IJOP’un cep telefonu uygulaması ise, uygulamanın geliştirilmesi sırasında tamamiyle CETC’ye ait olan Hebei Far East Communications System Engineering Company (HBFEC) tarafından geliştirilmiş. İnsan Hakları İzleme Örgütü CETC ve HBFEC’ye yazdığı, uygulama ile IJOP sistemi ile ilgili bilgi istediği mektuplara yanıt almadı.

Sincan’daki yetkili makamlar, Terörist Şiddete Darbe Vur kampanyası sırasında, bölgede yaşayan 12 ila 65 yaş arasındaki herkesin DNA örneği, parmak izi, göz taraması ve kan grubu gibi biometrik verilerini de topladı. Yetkili makamlar pasaport başvurusunda bulunan insanlara ses örneği de verdiriyorlar. Tüm bu veriler merkezileştirilmiş ve arama yapılabilen hükümete ait veri tabanlarına giriliyor. Sincan’da kullanılan sistemlerin mahremiyet ihlali yapma kabiliyetleri özellikle yüksek olsa da, temel tasarımları polislerin Çin’in tamamında kullanmayı planladıkları ve uygulamaya aldıkları sistemlerle benzerlik arzediyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Çin hükümeti IJOP uygulamasını derhal kapatmalı ve Sincan’da yaşayan insanlarla ilgili topladığı tüm verileri silmeli. İlgili yabancı hükümetler, Birleşik Devletler’in küresel Magnitsky Yasası örneğindeki gibi, Terörist Şiddete Darbe Vur kampanyasındaki hak ihlalleriyle ilişkili olan Parti Sekreteri Chen ve diğer üst düzey görevliler gibi kişileri doğrudan ve şahsen hedef alan yaptırımlar uygulamalı, örneğin bu kişilere vize yasağı getirmeli veya yurtdışındaki varlıklarını dondurmalı. Yabancı hükümetler Çin hükümetinin temel hakları ihlal etmek için kullanabileceği teknolojileri elde etmesini engelleyebilecek, uygun ihracat kontrolü mekanizmaları da uygulamalılar. Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkeler, Sincan’daki durumu değerlendirerek, BM İnsan Hakları Konseyi’ne raporlayacak bir uluslararası bilgi toplama heyetinin kurulması için çaba sarfetmeli. 

Wang “Başkan Xi Jinping yönetimindeki Çin’in baskıcı rejimi Sincan’da yaşayan Müslümanlar için kabus gibi bir distopyaya dönüşmüş durumda,” dedi. Wang, “Yabancı hükümetler, Pekin’in korkunç uygulamalarının dünyaya yayılmasına engel olmak istiyorlarsa, ihracat kontrollerinin, şahısları hedef alan uluslararası yaptırımların ve insanların mahremiyet haklarını koruyan daha güçlü mekanizmaların gerekli olduğunu kabul etmelidirler,” şeklinde konuştu.

 

Eskiden Sincan’da yaşayan İnsanlardan Alıntılar:

Görüşülen kişilerin adları ve kimliklerini belli edebilecek ayrıntılar kendi güvenlikleri için saklanmıştır. Bütün isimler takmadır.

 

Arabamla giderken trafik polisi beni durdurdu... Sonra birkaç özel kuvvet polisi gelip, telefonumu kendilerine vermemi istedi. Verdim. Telefonumu fişe taktılar. Ellerinde farklı telefonlar için, farklı kablolar vardı. iPhone’umu fişe taktılar ama ne aradıklarını görmedim. Beş dakika sonra telefonumu geri verip, gitmeme izin verdiler.

İnsanlar telefonlarında yüklü olan uygulama, internet sitesi gibi şeylerin “kanunsuz” veya “terörist” görülüp görülmediğini bilmiyorlar. Kanunsuz içeriklerin ne olduğunu ben de bilmiyorum. Duydum, ama hiç görmedim.  

— Sincan’ın başkenti Urumki’den 2017 yılında ayrılmış Nurmuhammed, Haziran 2018

 

Bölgeden çıkmaya çalıştığımda kimlik kartım polis kontrol noktalarında öterdi... Polis bana, kara listede adım olduğu için Hukou Bölgesi’nden ayrılamayacağımı söyledi. Ben de köyümdeki polislere gidip, “çocuklarım var, gitmem için izin verin” dedim. Ama polis izin vermedi ve ben de bölgeden ayrılamadım. Çok kızdım ve dedim ki: “Ya beni siz öldürün ya da hapse atın, ya da ben kendimi öldüreceğim.”

– Aylarca bir siyasi eğitim kampında tutulduktan sonra serbest bırakılmış Ahmet, Mayıs 2018.

 

Görevli annemi aramış ve ona bu telefon numarasını kaç senedir kullandığını sormuş... Annem “11” diyince polis “yalan söylüyorsun, yedi yıldır kullanıyorsun” demiş. Annem korkup, yanlışlıkla telefonu kapatmış.  

– Annesinin kendisine ait olmayan bir sim kartı kullandığı için siyasi eğitim kampında tutulduğunu söyleyen üniversite öğrencisi Aylin, Mayıs 2018.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country