(İstanbul, 9 Haziran 2011) - İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Türkiye hükümetinin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığıyla ilgili yaptığı değişikliklerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ve kadına yönelik şiddetle mücadelesinde geri bir adım olduğunu söyledi. Örgüt, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı"nın yerine "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı" kurulacağını duyurarak, kadın hakları açısından son derece gerekli olan konuya özel odaklılığı sona erdirdiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan bu değişikliği genel seçimlerden dört gün önce, 8 Haziran'da, Bakanlar Kurulunun revize edilmesinin bir parçası olarak gerçekleştirdi. Bu yalnızca bir isim değişikliği değil. Kadın haklarına vurgunun azalacağının ve ayrımcılığa ve şiddete uğramama hakkının uygulanması yönündeki çabaların zarar göreceğinin altını çizen örgüt "Türkiye'nin kadın haklarını çalışmalarının merkezinden çıkarmak yerine, ülkede yaygın olan kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda acil adımlar atması gerektiğini" söyledi.
Kadın hakları savunucusu ve İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Gauri van Gulik "Türkiye hükümetinin Kadından Sorumlu Bakanlığını kaldırma kararı kadın haklarıyla ilgili önemli eksiklikler ve dehşet verici kadına yönelik şiddetle ilgili yapılan araştırmanın sonuçlarını hiçe sayıyor. Türkiye'deki kadınların, hükümetten kadın haklarının gerçek anlamda korunması konusunda daha az değil daha kararlı icraatlar görmesi gerekir" dedi.
Şu anki bakanlık kadın hakları ve aile ile ilgili konularda çalışmakla görevliydi. Ancak yeni bakanlık çocuklar, yaşlılar, şehit ailelerinin yanı sıra aile ve kadın haklarıyla ilgilenecek. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ise bakanlık içinde bir birim haline gelecek.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Mayıs ayında yayınladığı raporda Türkiye'deki kadın ve kız çocuklarının kocalarından, partnerlerinden ve aile bireylerinden gördüğü vahşi ve uzun süreli şiddeti ve mağdurların koruma alabilmek için verdiği uğraşı belgeliyordu. Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışmaya göre Türkiyeli kadınların yaklaşık yüzde 42'si hayatlarının bir döneminde akrabalarından fiziksel veya şiddet görüyor.
Türkiye yasalarda iyileşmeye giderek şiddete uğramış kadınlar için sığınma evleri ve koruma tedbir kararlarıyla ilgili hükümler ekledi. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü, yasalardaki eksiklikler ve polis, savcılar, hakimler ve diğer kamu görevlilerinin uygulamadaki kusurları nedeniyle koruma sisteminin en iyi ihtimalle öngörülemez, en kötü durumda ise alenen tehlikeli olduğu söyledi.
Türkiye'de aile içi şiddet oranının yüksek olmasının yanı sıra, diğer istatistiklere bakıldığında ülke çapında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaygın olduğu görülüyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın 2010 küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye 83. sırada yer aldı. Bu, 2008 yılındakinden 6 basamak daha aşağıda. Kadınlar mecliste yalnızca yüzde dokuzla temsil ediliyor ve ülkedeki yaklaşık 3,000 belediye başkanından sadece 27'si kadın.
Ücretli iş gücünde kadınlar yüzde 27 oranında yer alıyor. Kadınların yüzde19'u gelir getiren bir işte çalışıyor ve ülkenin doğu bölgelerinde bu sayı yüzde 10 civarında. Hükümetin yayınladığı okuma yazma bilmeyenlerin sayısına bakıldığında da kadınlarla erkekler arasında büyük oransızlık görülüyor: 4,7 milyon okur-yazar olmayan kişilerden 3,8 milyonu kadın.
van Gulik, "Türkiye'de kadınların haklarını elde etmesi ve hatta şiddetten korunması için gitmeleri gereken yol çok uzun. Hükümetin tüm kadınlara, haklarını koruyacağı ve geliştireceğine dair kuvvetli bir işaret vermesi gerekiyor" dedi.