Skip to main content

Türkiye: İfade Özgürlüğü Üzerinde Süregelen Kısıtlamalar

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na Mektup

Size, Türkiye'de ifade özgürlüğü üzerinde devam eden sınırlamalardan duyduğumuz derin endişeyi ifade etmek için yazıyoruz. Gazetecilerin ve yazarların görüşlerini açıkladıkları için yargılanması, Türkiye'de mevcut durum hakkında kritik sorular soranlara karşı düşmanca bir ortamın yaratılmasına yardımcı oldu. Türkiyeli Ermeni gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi bu endişelermizi derinleştirdi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, başkalarının yanısıra, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesine göre Türklüğe hakaretle suçlanan Fatih Taş, 288. maddeye göre adil yargılamayı etkilemeye çalışmakla suçlanan Perihan Mağden ve 5816 sayılı kanuna göre Atatürk'ün hatırasına hakaret etmekle suçlanan İpek Çalışlar'ın yakın tarihlerde beraat etmesini memnunlukla karşılıyor. Öte yandan, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu’na (TMK) göre barış yanlısı konuşma ve ifadeleri nedeniyle bir çok yazar, gazeteci, yayıncı ve insan hakları eylemcisinin yargılanma ve hüküm giymekle karşı karşıya kalmaya devam etmesini endişeyle karşılıyoruz.

Bildiğiniz gibi, hükümetinizin barış yanlısı ifadeleri yargıya götürmesiyle ilgili olarak size daha önce de yazdık ve 301. madde ve benzerlerini derhal kaldırmanızı önerdik. Ancak durum iyileşmek yerine daha da kötüye gitti. Bağımsız İletişim Ağı’nın (BIA) Medya Gözlem Raporu’na göre, 2005 yılında yargılanan 157 kişiye karşılık, 2006 yılında toplam 293 gazeteci, yayıncı ve eylemci yargılanmış. 301. maddeye göre yargılanan insan sayısı, 2005'te 29 iken, 2006'da 72'ye çıkmış. Başka bazıları da (312., 216., 288., maddeler de dahil olmak üzere) Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Atatürk'e Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Kanuna göre yargılanmış.

Son aylarda bildirilen çok sayıda yargılama, suçlama ve soruştuma arasında şunlar da var:

  • TCK'nın 301. maddesine göre "devletin silahlı kuvvetlerini kamuoyu önünde küçük düşürmek"le suçlanan Sinan Kara. Kara, 22 ve 26 Eylül 2006 tarihli günlük Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yazdığı iki makalede, "Türkiye'de Ordunun, hukukun üzerinde olduğu"nu yazarak, askerlerin gücünü eleştirdiği için yargılanıyor. Bir sonraki duruşma 17 Mayıs 2007'de.
  • İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin, 23 Ocak 2007'de, 2002 yılında yaptığı bir konuşmada "Türkiye'de işkence bir devlet politikasıdır" diyerek, "devleti, orduyu ve güvenlik güçlerini küçük düşürmek" suçundan, eski TCK'nın 159. maddesine göre hüküm giydi. Tunceli Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Eren'e önce altı ay hapis cezası verdi ve sonra bunu 900 YTL (yaklaşık 640 $) para cezasına çevirdi.
  • Sorun Yayınevi'nin sahibi Sırrı Öztürk ve yazar Osman Tiftikçi, halen Osmanlı’dan Günümüze Ordunun Evrimi adlı kitap nedeniyle, TCK'nın 301 (2). maddesine göre yargılanıyor. Dava, kitabın silahlı kuvvetleri basın yoluyla kamuoyu önünde küçük düşürdüğü iddiasıyla, Türk Genel Kurmay Başkanı tarafından açtırıldı. Bir sonraki duruşma 8 Mayıs 2007'de.
  • Ülkede Özgür Gündem gazetesi muhabiri Birgül Özbarış, askerlik hizmeti ve vicdani red konusu hakkında yazdığı makaleler ve röportajlar nedeniyle yargıya götürüldü. Özbarış, TCK'nın 318. maddesine göre "halkı askerlikten soğutmak"la suçlanıyor. Davalar İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildi. Bu yazı yazıldığı sırada duruşma tarihi belirlenmemişti. Özbarış, suçlu bulunursa 21 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.
  • Avukat ve İnsan Hakları Derneği başkan yardımcısı Reyhan Yalçındağ Baydemir, TCK'nın 277. maddesine göre "yargıyı etkilemeye çalışmak"la suçlanıyor. Suçlamaların kaynağı, 2005 yılında Türk bayrağını yaktıkları için yargılanan altı kişinin duruşmasından sonra yaptığı yorumlar. Yalçındağ, "bu çocuklar yaptıklarının suç olduğunu bilmiyorlardı. Serbest bırakılmalarını istiyoruz ve bunu bir komplo olarak görüyoruz" demişti. Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi 29 Mart 2007'de Baydemir hakkındaki davayı delil yetersizliğinden düşürdü. Ama savcı şimdi karara itiraz edecek ve davanın devam etmesi için, bir avukatın yargılanabilmesi için şart koşulduğu üzere, Adalet Bakanlığı’ndan izin isteyecek.
  • Tevn Yayıncılık’ın sahibi Mehdi Tanrıkulu, Dr. Ergün Sönmez tarafından yazılan "Kapitalizmin Emperyalist Sürecinde Kürt Özgürlük Hareketinde PKK'nin Rolü" başlıklı bir kitap yayınlayarak, Terörle Mücadele Yasası’nın 7 (2) ve 6 (2). maddelerine göre "terör örgütlerinin propagandasını yaptığı ve yardım ettiği" için yargılanacak. Dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tarafından Kürtçe tercüman bulunması için 11 Temmuz 2007 tarihine ertelendi. Tanrıkulu savunmasını Kürtçe yapma talebinde bulunmuştu.
  • Aralık 2006'da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Haziran 2006 tarihinde yayınlanan bir yazı nedeniyle Ülkede Özgür Gündem muhabiri Cengiz Kapmaz aleyhine, Terörle Mücadele Kanununun 7 (2). maddesine göre dava açtı. Yazı, Kapmaz'ın eski DEP milletvekili Orhan Doğan'la bir röportajına dayanıyordu. Kapmaz, "PKK'nın Millet Meclisine girmesine izin verin" başlıklı yazıda "PKK lideri Öcalan'ı ve PKK'yı övmek"le suçlanıyordu. Mahkeme 16 Şubat 2007'de verdiği kararla, Orhan Doğan'ın tanık olarak dinlenebilmesi için davayı 18 Mayıs'a erteledi.
  • Belma Akçura, TCK'nın 125. maddesine göre Nevzat Bor'a "basın yoluyla" hakaret ettiği için hüküm giydi. Karar, "Derin Devlet Nasıl Devlet Oldu" başlıklı kitapta, Türkiye'deki bir kısım cinayetlere yapılan atıflara ve haber alma örgütleri, mafya ve milliyetçi gruplar arasında kurulan bağlantılara dayanıyordu. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi Akçura'ya 3 ay hapis cezası verdi ve sonra bunu 1.800 YTL (yaklaşık 1280 $) para cezasına çevirdi.
  • Türkiye'de yukarıda anlatılanların dışında pek çok ifade özgürlüğü davası daha var. Bu yazı yazıldığı sırada, Ragıp Zarakolu, Ahmet Önal, Ferhat Tunç isimli yazar, yayıncı ve sanatçılar; Tuncay Özkan, Adnan Bulut, Cüneyt Arcayürek, İrfan Uçar, Gökhan Gencay isimli gazeteciler; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Ülkede Özgür Gündem gazetesi baş yazarı Hüseyin Akyol hakkında davalar açılmış ya da devam ediyordu.
Yazar, gazeteci ve eylemciler hakkındaki ısrarlı suçlama ve yargılamalar, barış yanlısı görüşlerin ifade edilme hakkını ihlal etmenin ötesinde, bu kişiler hakkında düşmanca bir ortam yaratılmasına da katkıda bulunuyor. Öldürülmeden önce Hrant Dink hakkında üç sefer dava açılmış ve bunların birisi TCK'nın 301. maddesine göre "Türklüğe hakaret"ten dolayı altı ay hapis cezasına hükmedilmesiyle sonuçlanmıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, benzer maddelerle suçlanan diğer kişilerin maruz kalabilebileceği saldırı risklerinden dolayı ciddi olarak endişe duymaktadır.

Gazete ve dergilere mahkemeler kanalıyla yapılan yasal baskılar da ayrı bir endişe konusudur:

  • Kasım 2006'da Ülkede Özgür Gündem gazetesi, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 'nin kararıyla, Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesini ihlal nedeniyle 15 gün süreyle kapatıldı. Gerekçe, gazetenin 13 sayısında açıkça PKK propagandası yapılması ve PKK tarafından işlenen suçların savunulmasıydı. Gazete, daha önce de Ağustos 2006'da bir kez kapatılmıştı.
  • İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, "PKK bir Anlam Hareketidir" balıklı bir haber nedeniyle, Toplumsal Demokrasi gazetesinin 27 ve 28 Kasım 2006 tarihli nüshaları için toplatma kararı çıkardı. Mahkeme haberin, PKK'yı ve işlediği suçları övdüğüne hükmetti.
  • İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, günlük Gündem gazetesinin baskısının otuz gün süreyle durdurulması için yakın tarihlerde iki ayrı karar çıkardı. Mahkeme gazetenin, Basın Yasasının "bir suç ya da suçlunun övülemeyeceği" yolundaki 25. maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Kararın mesneti, 2 ve 5 Mart 2007 tarihlerinde yayınlanan "Öcalan zehirlendi," "Kalkan: Gerillaya çok sayıda katılım var" ve "Kürtler Öcalan için temyize gidiyor" başlıklı haberlerdi.
  • Azadiya Welat gazetesi, 13, 14, 17 ve 19 Mart 2007 tarihli nüshalarında yayınlanan haber ve resimler nedeniyle, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla, 22 Mart 2007'den başlayarak 20 gün süreyle yasaklandı. Mahkeme gazetenin, PKK ile ilgili eylemlere atıfta bulunarak, "suç ve suçluların övülmesi yoluyla suça teşvik ettiğine ve ayrılıkçı bir terör örgütünün propagandasını yaptığına" hükmederek, Terörle Mücadele Yasası'nın 6 (5). maddesini ihlal ettiğine karar verdi.
Bu davalar Türkiye'nin, ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili temel hakları garanti altına almakla ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmekte yetersiz kaldığı yolunda ciddi endişelere yol açmaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Haziran 2006 tarihinde size hitaben yazdığı bir yazıda, Başbakan olarak şahsınızı eleştirenleri bizzat yargıya götürmenizin, hem Türkiye'nin uluslararası hukuka göre yükümlülüklerini ihlal ettiğine hem de sizin ifade özgürlüğüne olan bağlılığınız hakkında şüpheler uyandırdığına dikkat çekmişti. Ne yazık ki, TCK'nın 301 maddesini ve ifade özgürlüğünün önündeki diğer maddelerini kaldırmak yerine, bunları sizi eleştirenlere karşı kullanmaya devam ettiniz.

Eylül 2006'da Birgün gazetesinden Erbil Tuşalp hakkında "bireysel hakların ciddi ilhali" nedeniyle açtığınız davada, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi, size 5.000 YTL (yaklaşık 3.570 $) tazminat ödenmesine karar verdi. Aynı şekilde, gazeteci Tuncay Özkan aleyhinde, konuşmalarında ve günlük Vatan gazetesinin 18 Aralık nüshasında yayınlanan bir röportajda, "Neden kendi destekçileri Erdoğan'nın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar" sorusuna, "Mallarını biliyorlar da ondan" şeklinde cevap vererek, kişilik haklarınıza saldırıda bulunduğu için üç ayrı dava açtınız.

Günlük Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan "CHP milletvekili Koç: Başbakan U-dönüşü yapıyor" başlıklı bir haber nedeniyle, gazeteci Mehmet Temoçin Sucu ve İbrahim Yıldız hakkında bir başka dava açtınız. Gazeteciler, TCK'nın 125. maddesine göre "basın yoluyla hakaret"ten suçlanıyorlar. İstanbul 2. Ceza Mahkemesi’nde görülecek.Bir sonraki duruşmanın tarihi 6 Nisan 2007.

Karikatürist Mehmet Çağçağ'ın yargalanmasına 18 Nisan 2007'deki duruşmada devam edilecek. Çağçağ, Leman dergisinin 7 Temmuz 2006 tarihli sayısında sizi bir böcek şeklinde çizerek "kişilik haklarınızı ciddi olarak ihlal etmek"le suçlanıyor.

Türk hükümeti, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile getirilen ifade özgürlüğü hakkını tam olarak yerine getirmeye yasal olarak zorunludur.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, yukarıda ayrıntıları verilen davaların, özellikle hassas veya tartışmalı konuların kamuoyu önünde tartışılmasını ve Türk devlet kurumlarının kamuoyu önünde sorgulanma ve eleştirilmesini sınırlamaya yönelik olduğu endişesini taşımaktadır. Ayrıca, hükümetin medya üzerinde uyguladığı baskının bir oto-sansür eğilimine yol açacağı endişesini de taşıyoruz.

Yazarların, gazetecilerin ve eylemcilerin, ifade özgürlüğü haklarını kullanmaları nedeniyle yargılanmalarının önünü açan, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin ve Terörle Mücadele Yasası’nın benzer hükümler içeren maddelerinin kaldırılmasını ve bunlar aleyhine açılan bütün davaların düşürülmesini talep ediyoruz.

Saygılarımızla,

Holly Cartner
Yönetici Müdür
Avrupa ve Orta Asya Bölümü
İnsan Hakları İzleme Örgütü

Dağıtım:
Büyükelçi Nabi Şensoy, Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi
Sn. Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı
Sn. Cemil Çiçek, Adalet Bakanı, Ankara
Sn. Abdülkadir Aksu, İçişleri Bakanı, Ankara,
Sn. Mustafa Taşkesen, Başbakanlık. İnsan Hakları Bürosu
Sn. Christian Danielsson, Türkiye Birimi Başkanı, Avrupa Komisyonu
Büyükelçi Marc Pierini, AB Ankara temsilcisi
Sn. Ahmet Aydın Doğan, Siyasi İşler Direktörü, AB İşleri Genel Sekreterliği, Ankara

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country