(Istanbul) – İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı bir raporda, Türkiye'de plastik geri dönüşümünün pek çok insanın sağlığına zarar verdiğini ve çevreyi herkes için olumsuz etkilediğini belirtti.
“‘Sanki Bizi Zehirliyorlar’: Türkiye'de Plastik Geri Dönüşümünün Sağlık Üzerindeki Etkileri” başlıklı, 89 sayfalık raporda, Türkiye hükümetinin plastik geri dönüşümünün sağlık ve çevre üzerindeki etkilerini ele almakta etkisiz kalmasının, sağlık hakkı üzerindeki olumsuz sonuçları belgeleniyor. Geri dönüşüm faaliyetlerinden yayılan hava kirleticiler ve toksinler, başta çocuk işçiler olmak üzere geri dönüşüm tesislerinde çalışanları ve bu tesislerin yakınında yaşayan insanları etkiliyor.
Hükümet, geri dönüşüm tesislerinin sıkı bir şekilde ruhsatlandırılmasını, düzenli ve kapsamlı bir şekilde denetlenmesini ve iş sağlığı konusunda önlemler alınmasını öngören yasa ve yönetmeliklere uyulmasını zorlayıcı yaptırımlarla sağlamak konusunda yetersiz kalıyor, bu da söz konusu tesislerin sağlık ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini büyük ölçüde artırıyor. Bu ihlallerde Avrupa Birliği'nden yapılan plastik atık ithalatının da önemli bir payı var.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çevre ve İnsan Hakları Bölümü Gruber Araştırmacısı Krista Shennum, “Türkiye'de insanları ve çevreyi korumaya yönelik hukuki düzenlemeler var, ancak bu düzenlemelere uyulmasının zorlayıcı yaptırımlarla sağlanmaması insanların ciddi ve yaşam boyu sürecek sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırıyor,” dedi. Shennum, "Türkiye hükümeti, insanları zehirli plastik geri dönüşümünün etkilerinden koruma yükümlülüğünü yerine getirmek için daha fazla çaba harcamalıdır" şeklinde konuştu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, aralarında İstanbul ve Adana'daki plastik geri dönüşüm tesislerinde daha önce çalışmış veya halen çalışmakta olan 26 kişi ile bu tesislerin yakınında yaşayan 21 kişinin de bulunduğu toplam 64 kişiyle görüştü. Görüşülen işçilerden beşi görüşme sırasında çocuk yaştaydı, dört yetişkin ise plastik geri dönüşüm tesisinde çalışmaya çocuk yaşta başlamışlardı.
Geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçiler ve bu tesislerin yakınlarında yaşayan insanlar solunum sorunlarıdan, şiddetli baş ağrılarından ve cilt rahatsızlıklarından muzdarip olduklarını anlattılar; ayrıca koruyucu ekipmanlarının bulunmadığını ve meslek hastalıkları için sağlık hizmetlerine erişimlerinin çok az veya hiç olmadığını aktardılar. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün ziyaret ettiği tesislerin çoğu, Türkiye'deki yasalara ve çevre yönetmeliklerine aykırı olarak evlere tehlikeli derecede yakın konumlarda yer alıyordu.
Plastik atıklar geri dönüştürülmek üzere parçalanır, yıkanır, yüksek sıcaklıklarda eritilir ve ardından küçük topaklar halinde yeniden biçimlendirilir. Bu süreçte, yeterli korunma sağlanmadığı takdirde astım, nefes alma güçlüğü ve göz tahrişi gibi kısa vadeli sağlık sorunlarına yol açabilecek hava kirleticileri ve toksinler salınır. Bu toksinlere maruz kalınması, ayrıca, bilim insanları, tarafından kanser, nörolojik sorunlar ve üreme sistemi bozuklukları risklerindeki artışla da ilişkilendirmiştir. Plastikler fosil yakıtlardan ve zehirli katkı maddelerinden üretiliyor ve önemli miktarda sera gazı emisyonuna yol açarak iklim krizine de katkıda bulunuyor.
Çin hükümetinin plastik atık ithalatını 2018 yılında yasaklamasından bu yana, Küresel Kuzey'deki birçok ülke plastik atıkları için yeni varış noktaları aramaya başladı. 2020 ve 2021 yıllarında AB'nin plastik atık ihracatının neredeyse yarısını alan Türkiye, Avrupa’ya coğrafi yakınlığı, Avrupa Birliği ile güçlü ticari ilişkileri bulunması ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü üyesi olması nedeniyle, AB'nin plastik atıkları için birincil varış noktası haline geldi.
Plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışanların çoğu, çocuklar, mülteciler ve kayıt dışı göçmenler başta olmak üzere, Türkiye'deki en kırılgan kesimlerden geliyor. Kayıt dışı göçmenler ve bazı geri dönüşüm işçileri, işyerinde hastalanmaları veya yaralanmaları halinde sağlık hizmetlerine erişimlerinin olmadığını belirtiyor. İşçiler, kişisel koruyucu ekipmana erişimleri olmadan çalışmak başta olmak üzere, tehlikeli çalışma koşulları ile ilgili kaygılarını işverenlerine iletmek konusunda, işlerini kaybetme korkusu nedeniyle çekingen davranıyorlar.
Kirlilik ve toksinlere maruz kalmak, çocukların sağlığı için özellikle zararlı ve çocukların tehlikeli koşullarda çalıştırılması Türkiye’de kanunen yasak. Bu kanuni yasağa rağmen, İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye’deki plastik geri dönüşüm tesislerinde çocukların çalıştırıldığını tespit etti.
Adana’da plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışmaya çocuk yaşta başlamış bir atık toplayıcısı “malzemeyi pişirdikleri büyük bir kazan vardı, sürekli su ekliyorlardı ve bu da buhar olarak geri geliyordu. Bunu soluduğumda ciğerlerim sıkışmış ve basınç altındaymış gibi hissediyordum... İki ay önce orada çalışmayı bıraktım ama hala nefes almakta sorun yaşıyorum” dedi.
Geri dönüşüm tesislerinin yakınlarında yaşayan mahalle sakinleri, plastik geri dönüşümünden kaynaklanan yoğun koku ve kirliliğin uyumalarını, pencerelerini açmalarını ve dışarıda vakit geçirmelerini engellediğini söyledi.
Ailesi onlarca yıldır plastik geriş dönüşüm tesislerinin yakınlarında yaşayan 35 yaşında bir adam “27 yaşındaki kız kardeşim kolon kanserinden öldü, bu 10 yıl önceydi,” dedi. Akrabalarının ölümünde geri dönüşüm tesislerinin yakınında yaşamalarının da pay sahibi olduğunu düşünen adam, “erkek kardeşim de dört yıl önce 34 yaşında akciğer kanserinden öldü. Bunda geri dönüşüm tesislerinin etkisi olduğuna inanıyorum,” şeklinde konuştu.
Çevre koşullarının yetkili makamlar ile işverenler tarafından izlenmesi ve bu koşullarla ilgili bilgilerin paylaşılması Türkiye’de yasal bir zorunluluk. Bu yasal zorunluluğa rağmen, İnsan Hakları İzleme Örgütü geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçilerin ve bu tesislerinin yakınlarında yaşayanların, çevrelerindeki toksin seviyeleri, bu toksinlere maruz kalmaktan kaynaklanan riskler veya bu risklerin nasıl en aza indirilebileceği gibi temel konularda bilgilendirilmediklerini tespit etti.
Plastik geri dönüşüm tesislerinin ilgili makamlardan ruhsat ve izin alması zorunlu olsa da, kaçının bu gerekliliği yerine getirdiği ve kaçının ruhsatsız faaliyet gösterdiği tam olarak belli değil. Ruhsat alabilmek için belli çevre, iş ve işçi sağlığı standartlarına uyulması gerekli ki bu da sağlık ile ilgili riskleri azaltan bir unsur. Ruhsatlı tesislerde yapılan iş sağlığı, iş ve işçi denetimlerinde ise, çevre ve sağlık koşulları yeterince incelenmiyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’deki ilgili bakanlıklar ve belediyelere ilk araştırma bulgularını paylaşmak ve plastik geri dönüşüm tesisleri, hava kalitesi verileri, denetim raporları, toksik maddelere maruziyet ile ilgili hastalık oranları, plastik atık ithalat verileri ve çocuk işçiliği hakkında bilgi almak için başvurularda bulundu. Bu başvuruların bir kısmına yanıt verilmedi. Başvurulara verilen yanıtlar ise eksikti. Örneğin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün başvurusuna istinaden, 2018’den bu yana atık bertaraf ve geri dönüşüm tesislerinde binlerce denetim gerçekleştirildiğini ve tesislere para cezası uygulaması ile ruhsatsız tesislerin faaliyetlerinin durdurulduğunu iletti. Ancak bu veriler genel atık sektörüne ilişkindi ve plastik geri dönüşüm sektörü ile ilgili özellikli veriler paylaşılmadı. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunun bulguları, bu alanda sağlık hakkının yaygın ihlallerini ele almak için daha kararlı adımlara ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın geri dönüşüm tesislerinde bağımsız ve kapsamlı denetimler yaparak çevreyle ilgili hukuki düzenlemelere uyulmasını sağlaması ve hava kirliliği ve toksinlere maruz kalma riskleriyle ilgili bilgileri hazır ve erişilebilir hale getirmesi gerektiğini söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise plastik geri dönüşüm tesisleri de dahil olmak üzere tehlikeli işyerlerinde çocuk işçi çalıştırma yasağına uyulmasını sağlamalıdır.
AB üyeleri başta olmak üzere, plastik atık ihraç eden tüm ülkeler, plastik atıklarını çevre ve iş gücü yönetmeliklerinin hükümetler tarafından zayıf veya yetersiz uygulandığı ülkelere göndermek yerine, bunlarla kendi ülkeleri içinde daha etkin bir şekilde baş etmenin yollarını bulmalıdır. Türk hükümeti, Temmuz 2021'de uygulamaya koyduğu ancak kısa süre içinde kaldırdığı geri dönüşüm amacıyla plastik ithal edilmesine yönelik yasağı yeniden yürürlüğe koymalıdır.
Shennum, "Avrupa'nın en zengin ülkeleri çöplerini Türkiye'ye göndererek, çocuklar, mülteciler ve göçmenler başta olmak üzere Türkiye toplumunun en savunmasız kesimlerinden bazılarını ciddi çevre ve sağlık risklerine maruz bırakıyor" dedi ve ekledi: "AB ve plastik ihraç eden ülkeler kendi plastik atıklarının sorumluluğunu almalı, Türkiye'ye plastik ihracatına son vermeli ve ürettikleri ve tükettikleri plastik miktarını azaltmalıdır."