(Londra) – İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bugün yayınladığı raporda Suriye'deki devlet-dışı silahlı grupların, yaşları 15'e kadar inebilen çocukları çatışmalarda savaşçı olarak kullandıkları bildirildi. Kimi çocukları eğitim görecekleri vaadiyle askere alan bu gruplar, yaşları 14’e kadar inebilen çocukları da destek görevlerde kullanıyor. Özellikle Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi aşırı İslamcı gruplar, silah eğitimini de içeren ücretsiz eğitim kampanyalarıyla çocukları savaşa dahil ederek, canlı bomba olarak görevlendirmek dahil olmak üzere, tehlikeli görevler veriyor.
31 sayfalık “'Ya Ölürüz Ya Kalırız': Suriye'de Silahlı Grupların Çocukları Askere Alması ve Kullanması” başlıklı raporda, 25 çocuğun ve çocuk askerin Suriye'de yaşanan silahlı çatışmalardaki deneyimleri belgeleniyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Özgür Suriye Ordusu, İslami Cephe Koalisyonu ve El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ile IŞİD gibi aşırı grupların yanı sıra Kürtlerin denetimindeki bölgelerdeki ordu ve polis güçleri içinde savaşmış çocuklarla mülakatlar yaptı. Öte yandan rapor, lojistik ve güvenlik sebepleri nedeniyle Suriye'de çocuk asker kullandığı iddia edilen, başta hükümet yanlısı milisler olmak üzere, tüm silahlı grupları kapsamıyor. Raporda, çocukların silahlı çatışmalarda kullanılmasının uluslararası hukukun ihlali olduğuna dikkat çekiliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Orta Doğu çocuk hakları araştırmacısı Priyanka Motaparthy “Suriye'deki silahlı gruplar, akrabalarının öldürüldüğünü, okullarının bombalandığını ve içinde yaşadıkları toplulukların darmadağın edildiğini gören savunmasız çocukları kuvvetlerine dahil ederek ağlarına düşürmemelidir” diyerek, çocukların cephede savaştırılmasının Suriye'deki silahlı çatışmanın dehşetini daha da ağırlaştırdığını kaydetti.
Suriye'deki silahlı gruplarda kaç çocuğun savaşmakta olduğu bilinmiyor. Suriyeli bir izleme örgütü olan İhlal Belgeleme Merkezi verilerine göre, Haziran 2014 itibariyle Suriye'de Eylül 2011'den bu yana ölen “sivil olmayan” erkek çocuk sayısı 194’ü bulmuş durumda.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, savaşlarda çatışmış, keskin nişancı olarak görev yapmış, kontrol noktalarında nöbet tutmuş, düşman kuvvetler hakkında casusluk yapmış, savaşta yaralananları tedavi etmiş ve çatışmalar şiddetlendiğinde ön cephelere mühimmat ve diğer ihtiyaçları taşımış çocuklarla görüşmeler yaptı. Görüşme yapılan çocukların devlet-dışı silahlı gruplara katılma sebepleri farklıydı. Birçoğu akrabalarını veya arkadaşlarını izlemiş, bazıları ise savaş bölgelerinde eğitim veya başka seçeneği olmaksızın yaşamış ya da hükümet güçlerinden eziyet görmüştü. Görüşülen çocukların tamamı erkek olsa da, Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) polis gücünün ve partinin silahlı kanadı olan Halk Savunma Birliklerinin, kız çocuklarını Kürtlerin denetimi altındaki bölgelerde kontrol noktalarını tutmaları ve silahlı devriye gezmeleri için silah altına aldığı biliniyor.
16 yaşındaki “Majed” El Nusra Cephesi'nin kendisini ve mahallesindeki diğer erkek çocukları civardaki bir camide hedef talimi de içeren ücretsiz askeri eğitim vermek suretiyle birliklerine kattıklarını söyledi. “Majed” ayrıca komutanların hem çocuklardan, hem de yetişkinlerden canlı bomba olmak için gönüllü olmalarını istediğini anlattı: “Bazen savaşçılar gönüllü oluyordu, bazen de [komutanlar] 'Allah seni seçti' diyordu.” 15 yaşındayken IŞİD'le Suriye'nin kuzeyinde savaşan “Amr”, birlik komutanlarının kendini ve diğer çocukları canlı bomba olmaya gönüllü olmaları için cesaretlendirdiklerini söyledi. Amr, bir müddet tereddüt etse de bu göreve talip olduğunu, ama sırası gelmeden bundan kurtulduğunu ifade etti.
IŞİD ve El Nusra Cephesi çocukları, okul ortamında askeri eğitim vererek veya gruplarca oluşturulmuş daha kapsamlı eğitim programları sağlayarak askere almayı hedefliyor. Daha önce askere alınan çocuklar, liderlerin kendilerine özellikle zor ve tehlikeli görevler verdiklerini ve suikast saldırılarına gönüllü olmaları için nasıl teşvik ettiklerini anlattılar.
Kimi silahlı gruplar çocukların çatışmalarda kullanılmasına son vermek için bazı adımlar atıyor. Mart ayında, Özgür Suriye Ordusu'nca (ÖSO) desteklenen bir muhalif güçler koalisyonu olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu,“çocukların askere alınması ve silahlı çatışmalara katılmasından kaçınmak” dahil olmak üzere, uluslararası insani hukuka uygun hareket edeceğini taahhüt etti. Koalisyon “çocukların askere alınması ve silahlı çatışmalara katılmasını sona erdirmek için... yeni bir eğitimi” uygulamaya koyduklarını beyan etti. Koalisyon ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne gönderdiği bir mektupta ÖSO Yüksek Askeri Konseyi'nin de İlkeler Bildirgesi'nde çocukların askere alınması ve asker olarak kullanılmasını yasakladığını bildirdi. Ne var ki Özgür Suriye Ordusu komutanları, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne saflarına çocukları kabul etmeye devam ettiklerini söylediler. Jarablus'taki bir tugay komutanı, “Yaşları ne olursa olsun onları kabul ederiz” dedi.
5 Haziran günü bu uygulamayı kesin olarak sona erdirmek için geliştirdikleri planları açıklayan bir Kürt askeri lider, silahlı grubun bir ay içinde 18 yaşından küçük tüm savaşçılarını terhis edeceğini duyurdu. Kürt polis ve askeri kuvvetlerinin iç tüzüklerine göre 18 yaşından küçük çocukların kullanılması yasaktır.
Ancak silahlı gruplar tarafından terhis edilen çocukların özel desteğe ihtiyacı var. Silahlı gruptan ayrılmak ve sivil hayata geçmek istediklerini söyleyenler, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne destek yapılarının olmaması yüzünden çok da fazla seçenekleri olmadığını ifade ettiler. 17 yaşındaki “Saleh”, 15 yaşındayken hükümetin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınıp işkence gördükten sonra Özgür Suriye Ordusu'nda savaştığını anlattı. Daha sonra iki farklı silahlı gruba daha katılan Saleh “[savaştan] vazgeçmeyi çok düşündüm. Eğitimimi, geleceğimi, her şeyimi yitirdim” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye'deki tüm silahlı grupların, çocukların askere alınması ve asker olarak kullanılmasını yasaklayacaklarına dair açık bir taahhütte bulunmaları ve kendi komutalarında bulunan 18 yaşın altındaki bütün savaşçı ve destekçileri terhis etmeleri gerektiğini bildirdi. Suriye’deki silahlı gruplara yardım eden hükümet ve bireylerin de, bu grupların çocukları askere alma politikalarını incelemeleri ve silahlı grupları, çocuk asker kullanmayı yasaklamaları ve askere yazılanların yaşlarını mutlaka doğrulatmaları yönünde teşvik etmeleri gerekiyor.
Bağışçılar, haklarında çocuk asker kullanımı dahil yaygın ve sistematik ağır ihlallere karıştığına dair inandırıcı bilgi olan tüm kuvvetlere, teknik eğitim ve hizmet dahil her tür askeri satış ve yardımı askıya almalıdır. Yardımlar ancak grupların ihlallere son vermeleri ve ihlallere karışan herkese karşı gerekli disiplin tedbirlerini almaları halinde yeniden devam etmelidir.
Suriye'nin 2003 yılında onayladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi Seçmeli Protokolü, hükümet güçleri ve devlet dışı silahlı grupların “18 yaşın altındaki herkes” olarak tarif edilen çocukları askere almasını ve muharip nitelikteki görevlerin yanı sıra destek niteliğindeki işlerde kullanmasını yasaklıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nde de, 15 yaşın altındaki çocukların -destek görevleri dahil olmak üzere- askere alınması veya kabul edilmesi bir savaş suçu olarak nitelendiriliyor.
Motaparthy “Suriye'deki silahlı gruplara destek veren hükümetlerin, bu gruplara çocukları askere almaktan ve çocukları çatışmalarda kullanmaktan vazgeçmeleri yönünde baskı yapması gerektiğini” söyleyerek, “Çocukların savaşa gönderilmesi için fon sağlayan herkes savaş suçuna iştirak etmiş olabilir” dedi.
“Ya Ölürüz Ya Kalırız” raporundan tanıklıklar:
“Riad,” (17), 15 yaşındayken Özgür Suriye Ordusu’nda savaştı, ardından bir IŞİD eğitim kampına gitti, sonrasında ise Harakat Ahrar al-Sham al-Islamiya'ya (İslami Levant'ın Hürleri Hareketi – Ahrar al-Sham) katıldı:
[Suriye'de ayaklanma başladığında] öğrenciydim, dokuzuncu sınıfa gidiyordum. Okulda gösteriler yapıyorduk ama polis bize saldırıyordu. Şabiha (hükümet yanlısı milisler) da bize karşıydı.
Gösterilerden sonra hepimiz ÖSO'yla gitmeye karar verdik… Savaştıktan sonra direnişçiler için polis karakolunda görev yaptım... IŞİD geldi ve polis karakolunu kontrolü altına aldı; davranışları ve görünüşleri hoşuma gittiği için onlara katılmaya karar verdim... Böylece Halep'teki Kafr Hamza eğitim kampına gitmeye karar verdim.
Kampta yaklaşık 250-300 kişi bulunuyordu. 18 yaşın altında çok kişi vardı. Benden küçük, 13 – 14, hatta daha bile küçük çocuklar olduğunu da gördüm.
Gençleri seviyorlardı çünkü bunlar çok güçlü savaşçı oluyordu. Kamp lideri daha genç olanları daha çok sevdiklerini söylerdi.
Çok zorlu bir kamptı... Siperde nöbete göndermek için çadırlarımıza giriyor, havaya ateş açıyor ve uyumamızı engelliyorlardı. O kadar yorgun oluyorduk ki, çoğu zaman siperde uyuyakalıyorduk.
Ocak 2013'te Ahrar al-Sham'a katılmaya karar verdim. Onlara eğitim için Daish [IŞİD] kampına gittiğimi söyleyince bana Kalaşnikof marka bir silah verdiler. Önce “70’inci Polis Karakolu” çatışmasına, sonra da Jabal Türkmen'deki Lazkiye çatışmasına katıldım. Ardından Halep'teki bir savaşa gittim. Destek hattında savaşıyordum, görevimiz ordunun ilerlemeye devam etmesini sağlamaktı.
“Majed”, 16, İnkil, Dera'dan, El Nusra Cephesinde savaştı;
Ben çiftçilik yapıyordum ama arazilerimiz tahrip edildi. Domates yetiştiriyorduk.
El Nusra Cephesi bizim köyde kalıyordu. Bir camide onların eğitimlerine katılmaya başladım. Benimle birlikte eğitim alanlar arasında 12 yaşında bile çocuklar vardı. Nusra bize gidip kendilerinden ders almamızı söylerdi. Bir arabayla geliyor ve ev ev dolaşıp çocukları topluyorlardı. Çocuklara önce Kur'an okumayı, sonra da silah kullanmayı öğrettiler.
Bize silahları söküp tekrar toplamayı öğrettiler, caminin dışında bir hedef koyup atış talimi yaptırdılar. Hedefi tutturan ödüllendiriliyordu.
Onlarla savaşanlardan bazıları öldü. Bir çocuk şehit olmak istediğini söylemişti.
Ailem gittikten sonra bir camide El Nusra ile kaldım. Çünkü yol üzerinde kontrol noktaları vardı ve rejim beni arıyordu. El Nusra ile üç ay kaldım; [hükümet birlikleriyle] çatışma olduğunda ateş etmeye başlıyorduk. 60 ila 100 kişilik bir gruptuk – gruptakilerin bir çoğu benim yaşımdaydı.
Bizi yirmi beşer kişilik ekiplere ayırdılar; benim ekibimde benimle birlikte yedi kişi 18 yaşından küçüktü. Bazı adamların görevi kendilerini havaya uçurmaktı. Kimi zaman komutanlar “Allah seni seçti” diyordu, kimi zaman da savaşçılar kendiliklerinden gönüllü oluyorlardı.
Salkin'den Ayman savaşmaya 16 yaşında başladı. Önce Özgür Suriye Ordusu'nda savaştı; daha sonra Ahrar al-Sham'a katıldı:
Başlangıçta bazı arkadaşlarımla birlikte okulda protesto gösterileri yapıyordum. Sonunda bizi okuldan attılar. Ben protestolara devam ettim ve Şabiha tarafından dövüldüm. Ondan sonra ordu yaşadığım köye girdi. Rejime karşı savaştım ve Temmuz 2012'de direnişçilerle birlikte köyümden kaçtım... Gece Salkin'e girip yakaladığımız Şabiha askerlerinden silahlarını alıyorduk. Silahlarını aldıktan sonra bazen gitmelerine izin veriyor, bazen de öldürüyorduk.
Bir çok kişi tabura katılmamam yönünde nasihat etti. Ama beni okuldan atmışlardı. Ne yapsaydım?
Önceleri gerçekten korkuyordum. Sonra alıştık – ya ölecektik ya kalacaktık. İlk başta bir korku döneminden geçtim. Hükümet güçlerinin silah ve tankları vardı bizimse hiç birşeyimiz yoktu. Ama liderimiz beni savaşmam için cesaretlendirdi. Bana eğer [köye] girerlerse annemi öldüreceklerini, evimizi yıkacaklarını söyledi.
Biz aynı yaşta olan iki üç kişiydik. Savaşçılar hepimize aynı şekilde davranıyordu... Üçüncü çatışmamda yaralandım. Saldırı hattındaydık ve bir füze geldi. Her iki bacağıma da şarapnel isabet etti, yara izleri hala duruyor. Evde yürümeye çalışarak iki ay harcadım.