Skip to main content

Suriyeliler Türkiye İşgali Altındaki 'Güvenli Bölge'de Korkunç Koşullarla Karşı Karşıya

Geçim Kaynaklarına Erişim Yok; Suriye'nin Diğer Bölgelerine Ancak Tehlikeli Kaçakçılık Yoluyla Ulaşılabiliyor

Suriye’nin Rakka kentinin kuzeyindeki Tel Abyad sınır kapısı. 6 Ekim 2022.  © 2022 Bakr Alkasm/AFP via Getty Images

(Beyrut) - İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yaptığı açıklamada, Türkiyeli yetkililerin binlerce Suriyeliyi sınır dışı ederek ya da başka yollarla ülkeyi terk etmeye zorlayarak Suriye'nin kuzeyinde Türk işgali altındaki uzak bir bölge olan ve insani koşulların çok kötü olduğu Tel Abyad'a gönderdiğini belirtti.

Tel Abyad sınır kapısı yönetimi, Ocak ve Haziran 2023 tarihleri arasında Facebook sayfasında geri dönen Suriyelilerin aylık veya günlük sayılarını yayınladı ve bunların hepsinin gönüllü olduğunu belirtti. Sayfa incelendiğinde, 2022 yılının aynı dönemine kıyasla iki kattan fazla bir artış olduğu görülüyor. Türkiye geçmişte tüm geri dönüşlerin gönüllü olduğunu savunsa da, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün araştırması, Türk güçlerinin en az 2017'den bu yana binlerce Suriyeli mülteciyi yakaladığını, alıkoyduğunu ve çoğu zaman "gönüllü" geri dönüş formlarını imzalamaya ve Suriye'nin kuzeyine geçmeye zorlayarak sınır dışı ettiğini tespit etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 1 Şubat'ta gönderdiği ve araştırma bulgularını paylaşarak bilgi talep ettiği mektuba Türkiyeli yetkililer yanıt vermedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu Direktör Yardımcısı Adam Coogle, "Türkiye'nin 'gönüllü' dediği geri dönüşler, genellikle tehlike ve çaresizlik bataklıkları olan 'güvenli bölgelere' zorla yaptırılan geri dönüşler oluyor," dedi. Coogle, "Suriyeliler Tel Abyad'daki insanlık dışı koşullardan kaçmak için tehlikeli yolculuklara çıkmak zorunda kaldıkça, Türkiye'nin 'güvenli bölgeler' oluşturma vaadinin hiçbir anlamı kalmıyor," şeklinde konuştu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konuyla bilgi sahibi bir kaynaktan edindiği Türkiye'den Suriye'ye sınır geçiş istatistikleri, faal durumdaki üç sınır kapısı yönetiminin resmi Facebook sayfalarında yayınlanan verilerle geri dönüşlerin sınıflandırılmasında tutarsızlıklar olduğunu ortaya koyuyor. Edinilen istatistikler, Türkiye makamlarının, Ocak ve Aralık 2023 tarihleri arasında, 16.652'si Tel Abyad sınır kapısından olmak üzere toplam 57.519 Suriyeli ve diğer yabancı uyruklu kişiyi sınır kapılarından sınır dışı ettiğini gösteriyor. Resmi sayfalardaki verilerin analizinden, raporlama uygulamalarında bazı farklılıklar olduğu görülüyor: Babülhava sınır kapısında insan hakları izleme örgütü ile paylaşılan istatistiklerle uyumlu olarak geri dönenler ve sınır dışı edilenler arasında bir ayrım yapılırken, Babülselam ve Tel Abyad sınır kapılarında bu ayrım yapılmıyor.  

Bilgi sahibi kaynağa göre, her üç sınır kapısındaki personel de geri dönen herkesle görüşüyor ve geri dönüş nedenleri de dahil olmak üzere veri topluyor. Ancak Babülselam ve Tel Abyad sınır kapılarının yönetimlerine, Türkiyeli yetkililer tarafından sınır dışı edilenlerin sayılarını yayınlamamaları için baskı yapıldığı ve bundan da sonuç alındığından, Babülselam en azından Eylül 2022'den bu yana tüm geri dönüşleri sadece "geri dönüşler" olarak sınıflandırıyor, Tel Abyad da en azından Ocak 2021'den bu yana tüm geri dönüşleri "gönüllü" geri dönüşler olarak gösteriyor. Eylül 2022'den önce Babülselam geri dönüşlerin kaçının gönüllü olduğunu yayınlıyordu. Tel Abyad ise Haziran 2023'te geri dönüşlerle ilgili veri yayınlamayı durdu.

2019'dan bu yana Türkiye'nin desteklediği Suriye Ulusal Ordusu'nun kontrolünde olan Tel Abyad üzerinden geri gönderilen Suriyelilerin sayısı, Türkiye tarafından 2023'te artırıldı. Türkiye, Tel Abyad da dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeyinde kontrolü altında tuttuğu alanları "güvenli bölgelere" dönüştürmeyi hedeflediğini iddia etse de, buraları gerçekte insan hakları ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı bölgeler. Türkiye'nin Rakka ve Haseke vilayetleri arasındaki 150 kilometrelik kara şeridine girmesiyle birlikte yüz binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kalarak, yerlerinden, yurtlarından oldular.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mayıs 2022'de Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin işgali altındaki topraklarda bir "güvenli bölge" oluşturarak, Türkiye'de yaşayan Suriyelilerden bir milyona kadarının barınabileceği evler inşa etmeyi planladığını açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 29 Şubat'ta yayınladığı bir raporla, kanunsuzluğun ve güvensizliğin hüküm sürdüğü bu bölgelerde özellikle Türkiye tarafından desteklenen yerel silahlı gruplar tarafından işlenen ciddi insan hakları ihlallerini ve olası savaş suçlarını belgeledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri ve istihbarat teşkilatı elemanlarının da söz ihlallerin gerçekleştirilmesinde ve düzenlenmesinde pay sahibi olduklarını tespit etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Tel Abyad'dan sınırdışı edilen yedi kişiyle, bir insan hakları araştırmacısıyla, bir sınır kapısı yetkilisiyle, Tel Abyad'da sınırdışı edilen kişilere barınma imkanı sağlayan yerel bir STK'nın başkanıyla ve bir gazeteciyle görüştü.

Sınır dışı edilen altı kişi, Türkiye'de yaşadıkları dönemde geçici koruma kimlik belgesine sahip olduklarını söyledi; bu belgenin Suriyeli mültecileri Suriye'ye zorla geri gönderilmeye karşı yasal olarak koruması gerekiyordu. Görüşülenlerin altısı da "gönüllü" geri dönüş formlarını imzalamaya zorlandıklarını, ya da bu yönde baskı gördüklerini anlattı. Hepsi de Suriye'nin başka bölgelerinden geldiklerini ve Tel Abyad ile anlamlı bir bağlarının olmadığını söyledi.

Bu kişilerden biri, Türkiye'nin güneyi ile Suriye'nin kuzeyini yerle bir eden Şubat 2023 depreminde eşi ve üç çocuğunun hayatını kaybettiğini, bundan bir ay sonra da Antakya'da polis tarafından sokakta yakalanarak alıkonulduğunu anlattı. Söz konusu kişinin geçerli bir geçici koruma belgesi varmış, buna rağmen yetkililer tarafından işe gittiği sırada yakalanarak alıkonmuş.  

"Bana Türkçe yazılmış belgelere imza attırdılar ama ben Türkçe bilmiyorum," dedi ve ekledi "Tercüme etmediler. Gönüllü geri dönüş gibi göstermek için bizi bu belgeleri imzalamaya zorluyorlar."

Sınır dışı edilen yedi kişinin yedisi de Türk makamlarının kendilerine dönüş için hangi sınır kapısını tercih ettiklerini sormadığını anlatıyor. İki kişi sınır dışı edilmeleri nedeniyle ailelerinden ayrı düştüklerini söylüyor. Aslen Deyrizorlu olan bir adam, "Eşim ve iki çocuğum hala İstanbul'da, benim ise burada ne bir akrabam ne de gidecek bir yerim var; ailemi de Suriye'ye geri getiremem," diyor ve ekliyor:  "Burada kısıldım, kaldım."  Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin taraflarından biri olarak, ayrılığın çocuğun üstün yararı için gerekli olduğuna yetkili makamlar tarafından karar verildiği durumlar dışında, çocukları kendi istekleri hilafına ebeveynlerinden ayırmamakla yükümlüdür.

Tel Abyad'ın 2019'da Türkiye'nin işgali altına girmesinden sonra Suriye'nin diğer bölgelerine faal bir geçiş noktası kalmadı; bu da masraflı ve tehlikeli kaçakçılık rotalarını sınır şeridini terk etmek isteyenler için tek geçerli seçenek haline getirdi. Sınır dışı edilenlerden dördü, Suriye'nin kuzeyinde hükümet kontrolünde olmayan diğer bölgelere ulaşmak için kaçakçıları kullandıklarını anlattı. 

İnsan kaçakçılarıyla yola çıkan, sınır dışı edilmiş 28 yaşındaki bir kişi, "yolda pek çok güçlükle karşılaştım," dedi. "Bir ölüm kalım meselesi olduğunu biliyorduk. Tel Abyad'dan sabah 8'de ayrıldım ve varış noktama 30 saat sonra ulaştım."

Görüşülen kişilerden biri, bir yolunu bulup, Türkiye'ye dönmeyi umduğunu anlattı: "Ben Deyrizorluyum ama oraya gidemem.  Suriye'de hiçbir şeyim kalmadı. Şehrime gitmem mümkün değil."

Tel Abyad'da sınır dışı edilenlere geçici barınak sağlayan bir kuruluşta çalışan bir insani yardım görevlisi bölgedeki ekonomik koşulların çok kötü olduğunu anlatıyor. Bölge sakinlerinin iş bulmakta zorlandığını ve birçoğunun kendi yiyeceklerini yetiştirecek kadar tarımla uğraşmak zorunda kaldığını söylüyor. Sınır dışı edilmiş pek çok kişi sınırlı dış yardıma bel bağlamak zorunda kalmış. Bunlardan biri, "burada günde bir öğün yemekle hayatta kalmaya çalışıyorum, o da bunun masrafını karşılayabilicek parayı bulabilirsem," dedi. "Çoğu gün aç uyuyoruz."

İnsani yardım çalışanı, Tel Abyad'da çalıştığı kuruluş olan Al Bir Sosyal Hizmetler Cemiyeti'nde günde sınır dışı edilmiş ortalama 40 kişiyi ağırlandığını ve Haziran-Aralık ayları arasında toplam 1.500 kişinin barındırıldığını anlatıyor. Çalışan "derneğin kapasitesi hala çok sınırlı" diyor. Sınır dışı edilenlerin yeterli alan olmadığı için kötü koşullarda uyuduklarını belirtiyor. Aslen İdlibli olan sınır dışı edilmiş 22 yaşındaki bir kişi ise, "Bize [dernekte] yer kalmadığında Tel Abyad sokaklarında ya da yakındaki camilerde uyuyoruz" dedi.

Suriye'nin diğer bölgelerine erişimin olmaması, sınır dışı edilmiş bazı kişileri Tel Abyad'ın ağır koşullarından kaçmak için pahalı ve tehlikeli kaçakçılık rotalarına yönelmek zorunda bırakmış. Tehlikeli kaçakçılık rotalarını kullanmak zorunda kalan sınır dışı edilmiş kişiler, kaçakçılar ile Suriye Ulusal Ordusu (SNA) ve Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDF) arasında gayri resmi bir işbirliği olduğunu söylüyorlar. Suriye'de başka bir bölgeye kaçırılmanın 300 ila 500 dolar arasında, Türkiye'ye geri getirilmenin ise 1.000 dolardan fazla maliyeti olduğunu anlatıyorlar.  

Güvenlik konusunun ciddi bir endişe kaynağı olduğunu söylüyorlar. Bir insani yardım çalışanı, "Eğer birisi kaçakçılar aracılığıyla gitmeye çalışıyorsa, taraflardan biri onu ajan ya da casus olduğu şüphesiyle yakalayıp hapse atabilir," dedi. Bilgi sahibi kaynaklar, Tel Abyad'daki durumdan şikayetçi olan sınır dışı edilmiş Suriyelilerin Tel Abyad'dan Azaz'a, Suriye'nin kuzeyindeki başka bir yere veya Ağustos 2023'te Türkiye'ye geri gönderilmeleri için, Türkiyeli yetkililer tarafından iki kez imkan tanındığını söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nin o tarihten bu yana bu şekilde kolaylaştırılmış bir nakil ile ilgili bilgisi yok.  

Sınır dışı edilenlerden biri, "Tek istediğim aileme kavuşmak, çocuklarım ve eşim için bir hayat kurmak," diyor. "Tel Abyad'da bu imkansız. Buradan gitmemiz gerek."

BM ajansları Ekim 2022'den bu yana Resulayn ve Tel Abyad bölgelerine üç adet birer günlük insani yardım amaçlı geçiş misyonu düzenledi. Geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlenen son misyonla, BM ajansları 2019'dan bu yana Tel Abyad şehrine ilk kez ulaşmış oldu. Her üç misyon da doğrudan sınırlı insani yardım sağlamak ve insani ihtiyaçların değerlendirmesini yapmak üzere BM personelinin bölgeye geçiş yapmasını içeriyordu.

Bununla birlikte, insani yardım kuruluşlarına göre önemli insani ihtiyaçlar büyük ölçüde giderilmemiş durumda; nitekim Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Haziran 2023'te buradaki insani durumu "endişe verici" olarak nitelendirdi. Görüşülen insani yardım çalışanı ve sınır dışı edilenlerin birçoğu Türkiye'den veya yerel makamlardan herhangi bir yardım almadıklarını belirtiyor.

Tel Abyad'daki işgalci güç olarak Türkiye'nin asayişi ve kamu hayatını koruma ve kaynağı ne olursa olsun buradaki Suriyelileri şiddete karşı koruma yükümlülüğü bulunuyor. Hem uluslararası insancıl hukuk hem de uluslararası insan hakları hukuku Türkiye'yi kendi görevlileri ve emri altındakiler tarafından uluslararası hukukun ihlal edilmesini engellemek, ihlal iddialarını soruşturmak ve sorumluların uygun şekilde cezalandırılmasını sağlamakla yükümlü kılar.

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHUS) ve 1951 Mülteci Sözleşmesi'ne taraftır. Bu nedenle ve uluslararası teamül hukukunun bir gereği olarak, bir kimsenin gerçek bir zulüm, işkence veya diğer zalimane muamele riski veya yaşamına yönelik bir tehditle karşı karşıya kalacağı bir yere geri gönderilmesini yasaklayan geri göndermeme ilkesine riayet etmekle yükümlüdür. Nisan 2013 tarihli, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) Suriyelilere "Türkiye'de geçici koruma sağlamakta, geri gönderilmemelerini temin etmekte ve kendi ülkelerinde güvenlikleri sağlanıncaya kadar kalışlarını garanti altına almaktadır."

Coogle, "Tel Abyad'a sınır dışı edilenlerin , Türkiye'nin 'güvenli bölge' dediği yerde hüküm süren koşullara ilişkin çizdikleri tablo vahim; barınma ve beslenme başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrumlar ve bölgeden ayrılmak için tehlikeli seçeneklere başvurmak zorunda kalıyorlar," dedi.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country