Skip to main content

Avrupa Konseyi: Riskli Mahkeme Reformlarını Rafa Kaldırın

Britanya’nın Planları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Erişimi Kısıtlayabilir

(Londra, 17 Nisan 2012) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Britanya’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yönelik değişiklik önerilerinin, en çok ihtiyacı olanların mahkemeye erişimini kısıtlayacağı gerekçesiyle, Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler tarafından reddedilmesi gerektiğini söyledi. 18 Nisan’da İngiltere’nin Brighton kentinde başlayacak olan ve mahkemede yapılacak değişikliklerin görüşüleceği üç günlük zirvede ele alınacak bir dizi teklif arasında, Britanya’nın sunduğu öneriler de yer alıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Britanya’nın öne sürdüğü taslak teklifleri arasında, mahkeme kararlarının ulusal yetkililerce uygulanmasının iyileştirilmesini hedefleyen bir dizi tedbir de dahil olmak üzere, birçok olumlu husus da bulunduğunu ifade etti. Ancak iki öneri son derece sorunlu ve mahkemeyi etkisizleştirme riski taşıyor. Bunlardan biri mahkemenin ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili davaları ele alma yetkisinin sınırlandırılması; diğeriyse olası insan hakları ihalleri mağdurlarından ziyade hükümetlerin çıkarlarına hizmet eden ilkelere vurgu yapması. Britanya halen Avrupa Konseyi’nin en üst karar organı olan Bakanlar Komitesi’ne başkanlık ediyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktör vekili Benjamin Ward“Bu önerilerin iki kademeli bir sistem yaratarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne en fazla ihtiyacı olanları engelleme riski taşıdığına” dikkat çekerek “Avrupa Konseyi üye devletleri bu riskli planları rafa kaldırıp ülke içindeki uygulamaları iyileştirmeye yönelik olumlu fikirlere odaklanmalılar” dedi.

Britanya, Bakanlar Komitesi dönem başkanlığı  sırasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi reformunu kendine öncelik olarak belirledi. Mahkemenin önünde ele alınmayı bekleyen 150,000 dava dosyası birikmiş bulunuyor ve bu önerilerin amacının da bu sorunu çözmek olduğu dile getiriliyor.

Birikmiş olan bu davalarla ilgili gereken adımlar zaten atılmış durumda; mahkeme karar verme sistemini etkin hale getirmek  suretiyle sadece insan hakları bakımından ciddi endişe yaratan davaların ele alınmasını sağlayacak öncelik kriterleri uyguluyor. Hükümetlerin kararları uygulamasını sağlamayı amaçlayan 14 Nolu Protokolün yürürlüğe girmesinin üstünden henüz iki yıl bile geçmedi. Davaların birikmesinin temel sebebi, hükümetlerin sistematik sorunları giderememesi nedeniyle aynı ihlal yüzünden defalarca hukuki telafi talebiyle mahkemeye başvurulması. İnsan Hakları İzleme Örgütü Britanya’nın kararların ulusal düzeyde  uygulanması meselesinin iyileştirilmesi yönündeki önerilerinin olumlu olduğunu belirtti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü bu sorunlu iki önerinin iş yükünün giderilmesinde etkili olabileceğini ancak bunun mahkemenin sunduğu insan haklarının korunması pahasına olacağını söyledi.

İlk öneriye göre, davanın konusu olan insan hakları meselesiyle ilgili ulusal mahkemelerin, Avrupa Mahkemesi’nin geçmişte benzer davalardaki yaklaşımını dikkate alarak karar açıklaması halinde, Avrupa Mahkemesi’nin başvuruyu reddetmesi gerekecek. Avrupa Mahkemesi’nin ulusal mahkemenin AİHM kararını doğru yorumladığına dair “ciddi” kuşku bulunduğu hükmüne varması halinde istisna yapılmasına izin verilecek.

Bu değişikliğin anlamı Avrupa Mahkemesi’nin bazı durumlarda insan haklarıyla ilgili ciddi kaygı uyandırsa da davayı reddetmek zorunda kalabileceğidir. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu durumun bilhassa insan haklarının korunması açısından ulusal mahkemelerinin karnesi zayıf olan Avrupa Konseyi üye ülkelerinden Türkiye, Azerbaycan ve Rusya için kaygı verici olduğu ifade etti.

İkinci öneri, sözleşmede değişiklik yapılarak Avrupa Mahkemesinin ulusal hükümetlere hakların nasıl uygulandığı konusunda özgürlük (“takdir hakkı” ) verilmesi ve kararların mümkün olduğunca Avrupa Mahkemesi yerine ulusal yetkililerce alınması (“yetki ikamesi”) gereğine vurgu yapılmasını öngörüyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü mahkemenin bu iki ilkeye gereken önemi, tıpkı bunlar kadar önemli olan, örneğin bir hakkın özünün kısıtlanamayacağı ve hakların korunmasının “pratik ve etkin” olma şartı ilkelerine yönelik tutumunda olduğu gibi,  zaten verdiğini söyledi.

“Hükümetlerin çıkarlarını vurgulayan ilkeler düzenlemenin gereği olmadığını” vurgulayan İnsan Hakları İzleme Örgütü “bunun, hakların gerçekten korunmasını sağlayan diğer ilkelere kıyasla yersiz şekilde daha fazla ağırlık kazanmalarına yol açacağını” söyledi. “Bu yönde düzenlenecek bir ilkenin ayrıca dikkatleri ihlalci uygulamalarından uzaklaştırmayı arzu eden hükümetlerin elinde koz olma riski de bulunuyor.”

İnsan Hakları İzleme Örgütü bu iki sorunlu önerinin önde gelen insan hakları gruplarının ve Avrupa çapında sivil toplum örgütlerinineleştirilerinin hedefi haline geldiğini belirtti ve bu güçlü ve yaygın itirazların Avrupa Konseyi ülkelerini ciddi biçimde durdurması gerektiğini söyledi.

Ward “Avrupa’da insan hakları ihlallerine uğramış birçok mağdur açıdından adalet elde edebilmeleri için yegane somut şans Avrupa Mahkemesi. Britanya’nın önerdiği biçimde mahkemeye erişimin kısıtlanması bu önemli korumayı tehlikeye atmaktadır” dedi.
 

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country