(New York, 29 Haziran, 2007) İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yaptığı açıklamada, Türk mahkemelerinin Ermeni asıllı Türkiye vatandaşı Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmali ya da ilişkisi bulunduğu ortaya çıkan güvenlik güçleri mensuplarını yargılaması gerektiğini ifade etti. 2 Temmuz günü başlayacak dava sırasında ortaya konacak deliller, güvenlik güçlerinin cinayetle bağlantılı olma ihtimaline dair ciddi soru işaretleri yaratabilir.
|
|
Dink, Türkiye yaşayan tüm kesimlerin birbirleriyle açık tartışma, diyalog ve işbirliği içinde yaşaması için mücadele eden, kendini demokratikleşme ve insan haklarına adamış bir insandı. 19 Ocak günü İstanbul’da, çalıştığı işyerinin önünde vurularak öldürüldü. Katillerinin Dink’i, “Türklüğü aşağılamak” tan mahkum olmuş bir Ermeni olarak tanımlamasından, Dink cinayetinin siyasi ve etnik saikle işlendiği anlaşılıyor.
20 Nisan tarihli iddianamede adları geçen 18 şüpheli, Dink’in öldürülmesiyle bağlantılı olarak mahkemeye çıkacaklar. Sanıklardan ikisi cinayeti planladığı iddia edilen silahlı örgütün liderleri olmakla suçlanıyor. Tetikçi, iddiaya göre örgüt tarafından cinayeti işlemekle görevlendirilmiş 17 yaşında bir genç.
Dink, cinayetten once de ölüm tehditleri alıyordu ve bu tehditleri İstanbul savcılığına bildirmişti. Ancak tüm bu tehditler dikkate alınmadığı görülüyor. Cinayetten önceki 18 ay boyunca, Dink’i öldürme planları yapılmakta olduğuna dair çok sayıda polis istihbari bilgisine rağmen İstanbul ve Trabzon’daki görevlilerin harekete geçmediği bildirilmiştir.
İddianamede de üç ana sanıktan birinin polis muhbiri olduğunu ve bir diğer sanığın Dink’i öldürmeyi planladığına dair çok sayıda istihbaratın polise bildirildiği iddia ediliyor. Cinayetten bugüne, görevi ihmal ve görevi yerine getirmeme sebepleriyle, aralarında Trabzon vali ve emniyet müdürünün de bulunduğu birkaç üst düzey kamu görevlisi görevden alındı. Her ne kadar Türkiye’de kamu görevlilerinin yargılanması çok eski bir yasadan dolayı hala hantal bir süreç olsa da, yetkililerin, aralarında Trabzon jandarma kuvvetleri mensuplarının da olduğu diğerleriyle ilgili de soruşturma yürütmelidir.
“Hayatının tehlikede olduğu açık olmasına rağmen Türk yetkililerin Hrant Dink’i koruyamadığını” söyleyen Cartner, “Şimdi, sorumlulardan hesap sorulması ve gerekli görüldüğünde yargılanması sağlanmalıdır” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bazı Türk yetkililerin olası önyargı içeren ve Dink cinayet davasında tarafsız davranabileceklerine dair sorular uyandıran açıklamaları ve tutumlarından da derin endişe duymaktadır. Henüz soruşturma başlamamışken İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah Dink cinayetinde herhangi bir siyasi yön bulunmadığını, katilin siyasi örgütlerle bağlantısının bulunmadığını ve milliyetçi duygularla hareket ettiğini beyan etti. İçişleri Bakanlığı müfettişleri bu açıklama nedeniyle Cerrah’a kınama cezası verilmesi tavsiyesinde bulundu. Hrant Dink’in ailesinin avukatları, Cerrah’ın açıklamaları ve çalışmasıyla ilgili adli soruşturmaya gerek görülmemesi kararına itiraz etti.
Ayrıca, Türk televizyonlarında yayınlanan görüntülerde, cinayet zanlısının 21 Ocak günü Samsun’da yakalanmasından hemen sonra çok sayıda polis ve jandarmanın zanlıyla birlikte fotoğraf çektirmek için poz verdiği görülmektedir. Görüntülerde zanlı Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde, elinde bir Türk bayrağı tutuyor ve çevresinde kendisiyle hatıra fotoğrafı çektirdiği anlaşılan görevliler poz veriyor. Sekiz polis memuru ve jandarma hakkında soruşturma açıldı ve açığa alındı.
“Azınlıklara karşı hoşgörüsüzlük ve şiddetin giderek arttığı bu ortamda, Türk yetkililer Dink cinayetini kapsamlı olarak soruşturmalı ve tüm failleri adalet önüne çıkarmalıdır” diyen Cartner, sözlerini şöyle bitirdi: “Bu davada adaletin yerine gelmemesi çok tehlikeli bir mesaj verecektir. Azınlıklara veya eleştirel ve muhalif görüşlerini dile getirenlere yönelik şiddet eylemlerine müsamaha gösterilmemelidir.”
Ardalan bilgisi: Dink’e açılan davalar ve Agos Gazetesi
Cinayetten önceki 18 ayda Hrant Dink’e ifade ettikleri konular nedeniyle üç ayrı dava açıldı. Ermeni kimliğini tartıştığı bir yazısı yüzünden geçtiğimiz Temmuz’da “Türklüğü alenen aşağılama” suçunu ele alan 301. Madde’den ertelenmiş altı ay hapis cezası aldı. Dink Eylül ayında da Reuters haber ajansına verdiği bir demeçte, Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde Anadolu’daki Ermenilere yönelik katliamı anlatmak için “soykırım” kelimesini kullandığı için yine aynı maddeden yargılandı.
Ölümüne kadar Dink’in editörlüğünü yaptığı Türkçe-Ermenice yayınlanan Agos hala ifade özgürlüğüyle ilgili suçlarla ilgili yargılanmaların hedefi olmaya devam ediyor. Hrant Dink’in oğlu ve Agos’un sorumlu yazı işleri müdürü olan Arat Dink ve gazetenin sahibi Sarkis Saropyan hala Hrant’ın yorumlarının yayıncıları oldukları ve Agos’un yürüttüğü “301 için Bir İmza” imza kampanyası nedeniyle yargılanıyor. Agos yazarlarından Aydın Engin ve Karin Karakaşlı da aynı maddeyle yargılanmaya devam ediyor. Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra da 301. Maddeden davalar açılmaya devam ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 301 ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer yasaların kaldırılması için Türk yetkililerine defalarca çağrıda bulunmuştur. Ayrıca barışçıl ifadeleri nedeniyle yargılanmakta olan tüm gazeteci, yazar ve yazı işleri müdürlerine yönelik tüm suçlamalar düşürülmelidir.