İnsan Hakları İzleme Komitesi, konuyla ilgili uluslararası ve hükümetdışı
örgütlerle işbirliği yapması ve uluslararası standartlara uygun yeni ve
kapsamlı bir program hazırlayıp finanse etmesi için, Türk hükümetine
çağrıda bulunmuştur.
İnsan Hakları İzleme Komitesi araştırma görevlisi Jonathan Sugden’a göre,
“Buinsan hakları sorunu, tekil insan hakları sorunları içinde Türkiye’de en
fazla sayıda insanı etkileyen sorundur.” Sugden sözlerine şunu ekliyor:
“Hükümet göç ettirilen kişileri etkin bir şekilde koruyan ve onların gereksinimlerini karşılayan şeffaf bir program ortaya koymadığı sürece, uluslararası camianın geri dönüş çabasına katkı yapma olasılığı hemen hemen yoktur.”
“Göç ettirilmiş ve Yüzüstü Bırakılmış” başlıklı ve 78 sayfadan oluşan
rapor, yasadışı silahlı örgüt PKK ile Türk hükümet güçleri arasında 15 yıl süren
catışma sırasında güneydoğu Türkiye’deki köylerinden göç etmek zorunda
bırakılan ve ana olarak Kürt’lerden oluşan köylülerin icinde bulunduğu
içler acısı durumu belgelemektedir.
Göç ettirilmiş kişilerle ilgili tahminler 380.000 ile 1.000.000 arasında
değişmektedir. Bu kişilerin çoğunluğu, PKK’nın yiyecek, saklanma ve üye
kazanma olanaklarından yoksun bırakılmasını sağlamaya çalışan Türk güvenlik
güçleri ve paramiliter bir güç olan köy korucuları tarafından göç ettirilmiştir.
İnsan Hakları İzleme Komitesi, evlerine dönmek ve kentlerin sıkışık,
yoksul ve aşina olmayan ortamından kurtulmak isteyen onlarca göç ettirilmiş
köylüyle görüştü. Geri dönüş isteğine ve aktif çatışmaların 1999’da sona ermiş
olmasına karşın, göç ettirilenlerin en çok yüzde onu evlerine dönmüştür. İnsan
Hakları İzleme Komitesi geri dönüşü engelleyen bir dizi etmen saptamıştır.
Bunlar, yetersiz hükümet desteğinden Türk güvenlik güçlerinin ve paramiliter
güçlerin süregiden şiddetine kadar uzanmaktadır.
Bir çok köy girilmez alan olarak kalmıştır ve bölge yetkilileri bu
köylere geri dönüşü engellemeye devam etmektedir. Diğer durumlarda, geri dönüş için resmi izin vardır ancak geri dönen köylüler jandarma veya köy korucunun taciz, tutuklama veya saldırı şeklinde ortaya çıkan eylemleriyle
karşılaşmaktadır. Bazı köylüler ikinci bir kez göç etmek zorunda bırakılmıştır. Mevcut koşullarda geri dönüş, köylüler için ciddi kişisel ve mali riskler içeren bir kumardan başka bir şey değildir.
Mardin’deki köyünden göç etmek zorunda kalan ve İstanbul’da taksi şoförü
olarak çalışan bir köylü şöyle soruyor: “Köylüler şimdi dönse bile, bir yıl
içinde – hem de şiddet nedeniyle – tekrar geri döndürülmeyeceklerinin ne garantisi var? Geri dönüş için yardım veya izinden çok, köylülerimiz güvenlik garantisi aramaktadır.”
Türk yetkilileri, köylülerin mahkemelere başvurup haklarını almaya
çalışmalarını engelleme konusunda kararlı görünüyor. Son yıllarda, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’ye karşı açılan ve sayıları artan davalar
gözlenmiştir. Ev yıkımlarıyla ilgili birçok davada, mahkeme Türk
hükümetinin göç ettirilmiş kişilerin kayıplarını tazmin etmesi gerektiğine karar
vermiştir. İnsan Hakları İzleme Komitesi’ne verdikleri ifadelerde, bir çok köylü
yetkililerin kendilerine bazı evraklar imzalatmak istediklerini
belirmiştir. Bu evrakların amacı, hükümeti göç ettirilme işlemindeki sorumluluğundan kurtarmaktır. Bu tür ifadeler imzalamadan köylülere dönüş izni
verilmediği anlaşılmaktadır. Köylüler, ayrıca, yetkililerden geri dönüş haklarını garanti eden veya reddeden herhangi bir yazılı ifade alamamaktadır. İnsan Hakları İzleme Komitesi, yetkililerin sonunda mahkemelere sunulabilecek ve kağıda dökülmüş bir iz bırakmamak için kararlı olduklarını ifade etmiştir.
İnsan Hakları İzleme Komitesi, hükümetin yüksek gürültülerle ilan edilen
geri dönüş programlarının yeterli finansmandan yoksun ve yanlış olduğunu,
yerleşik uluslararası standartlardan çok uzak kaldığını belirtmiştir.
“Boş vaatler ve eylemsizlik köylülerin yıpratıp umutsuzluğa sürüklüyor”
diyor Sugden.
1999 Mart’ında ilan edilen Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Programı şimdiye
kadar 12 model köye dönüş konusunda bir fizibilite çalışmasından başka herhangi
bir sonuç doğurmamıştır. Bu çalışma da henüz yayınlanmamıştır. Diğer
programlar ya korucuların kontrolü altındaki köylere geri donüşe öncelik vermekte ya da köylüleri genellikle tarlalardan çok uzakta olan merkez köylere
yerleştirmeyi öngörmektedir.
İnsan Hakları İzleme Komitesi, Türk hükümetinin geri dönuş planlarının
Bosna ve Kosova gibi yerlerde göç ettirilmiş kişilerin geri dönüşü ve catışma
sahnesi olan yerlerin yeniden imar edilmesi için milyarlarca dolarlık yardım
taahhüdü veren uluslararası yardım kurumlarının desteğini kazanmadığını
belirtmektedir.
Sugden “Hükümet programlarının uluslararası standartlara uygun olmadığını,
dolayısıyla uluslararası finansman elde edilemediğini” söylüyor. “Uluslararası
kalkınma örgütlerinden yardım almalarına destek olmak yerine, hükümet
köylülerin bu yolunu tıkıyor.”
Hükümetin geri dönüş programının bir de şeffaflık sorunu var. Basında
çıkan haberlere gore hükümet bölgenin geleceği konusunda orduyla gizli bir
anlaşmaya varmıştır. Bununla birlikte, uygun uzmanlık bilgisine sahip olanlar
dahil, sivil toplum örgütlerine danışmama gibi bir tutumu var. İnsan Hakları
İzleme Komitesi, ne Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Programı ne de diğer geri dönüş
programları konusunda hiç bir yetkili kurumdan yazılı bilgi alamamıştır.
Başbakanlığa bağlı olarak çalışan ve geri dönüş programlarından sorumlu
olan yetkililer İnsan Hakları İzleme Komitesi’yle görüşmeyi kabul etmemiş ve
yazılı olarak yapılan bilgilendirme isteklerine hiç bir yanıt vermemişdir.
Göç ettirilmiş kişilerin sorunlarına çözüm getirmek için, İnsan Hakları
İzleme Komitesi Türk hükümetinin bir dizi adım atmasını istemiştir. Bunlar
arasında şunlar sayılabilir:
Acil bir öncelik olarak, BM’nin Ülke İçinde Göç Ettirilme Konusunda
Yolgösterici İlkelerine uygun ve köylülerin evlerine güvenlik içinde
dönmelerini sağlayacak kapsamlı bir programın düzenlenmesi için, uygun
uzmanlık bilgisine sahip hükümet ve hükümetdışı örgüt temsilcileriyle göç
ettirilimiş köylülerin temsilcilerinden oluşan bir planlama forumu kurulmalıdır.
Sivil halkın yaşamını tehlikeye atacak süregiden silahlı çatışma veya
kara mayınları gibi meşru güvenlik nedenleri dışında, tüm köylülerin evlerine
geri dönmesine izin verilmelidir.
Ülke içinde göç ettirilmiş, ve yakın geçmişte köyüne dönmüş kişilerle
bu kişilere yardım edenlere yonelik taciz eylemlerine son vermek için tüm
yönetim kademelerinde gerekli önlemler alınmalıdır.
Köy koruculuğu sistemi ortadan kaldırılmalıdır.
Masrafları devlete ait olmak üzere, köy ve mezra altyapı tesisleri en
azından yıkım öncesindeki standartlara uygun olarak yeniden kurulmalıdır.
Geri dönuş yapanların doğrulanabilir bir listesi ve geri dönüşe açık olan veya
geçici olarak geri dönüşe kapalı tutulan köylerin adları dahil olmak üzere,
geri dönüş sürecindeki gelişmeler konusunda kapsamlı bilgi yayınlanmalıdır.
İnsan Hakları İzleme Komitesi ayrıca finansman sağlayacak kurumlara da
çağrıda bulunmuş ve hem bu gündemi Türk hükümeti nezdinde teşvik etmelerini hem
de uluslararası standartlara uygun dönüş programlarını mali olarak desteklemelerini istemiştir.
Aşağıda, İnsan Hakları İzleme Komitesi raporunda yer alan tanık
ifadelerinden bazı alıntılar sunulmuştur:
1993’te Diyarbakır vilayetindeki evi yakılan bir köylü İnsan Hakları
İzleme Komitesi’ne şunları anlatmıştır:
Bu yıl geri dönmek istedik. Bazı köylüler döndü. Yetkililer onlara bir
form imzalamaları gerektiğini söyledi. Köyün PKK tarafından yakıldığını
belirten bir form imzalamaları gerekiyordu. Vali bize “Hükümet yaktı derseniz, geri dönüşünüze izin vermeyiz” dedi. Biz de “Şart buysa biz de formu imzlamayız. Niçin yalan söyleyelim?” dedik.
— Insan Hakları İzleme Komitesi’yle görüşme, Diyarbakır, 22 Haziran 2001.
1995’te Siirt vilayetindeki evinden zorla göç ettirilen bir köylü İnsan
Hakları İzleme Komitesi’ne şunları anlatmıştır:
Şu anda benim dönmem mümkün değil çunkü en düşük rütbeli asker veya köy
korucusu beni tartaklayabilir. Benim buna karşı yapacak hiç bir şeyim
yok. Jandarmaya gittim ve meyveleri toplamak için izin istedim. Köyümüz yoldan görünüyordu. Başçavuş ağaçlara gidebileceğimi söyledi, ancak şunları
ekledi: “Geçerken köye bakma, dümdüz yürü.” Bayramlarda ebeveyinlerimizin
mezarlarını ziyaret etmek gelenektir. Fakat köy yakıldığından bu yana
bunu yapamadık.
— Insan Hakları İzleme Komitesi’yle görüşme, Siirt, 27 Haziran 2001.
2001’de Diyarbakır vilayetindeki köyüne döndüğünde kurşunlanan ve
yaşamını kaybetme tehlikesi geçirmiş olan bir köylü İnsan Hakları İzleme
Komitesi’ne şunları anlatmıştır:
Ciddi tehdit varken köyümüze dönmeyeceğiz. Özellikle korucular var olduğu
sürece. Bu insanlar benim eski komşularım – hatta bazılarını arkadaş
bilirdim.… Barış olur olmaz döneceğiz.
— Insan Hakları İzleme Komitesi’yle görüşme, Diyarbakır, 23 Haziran 2001.