Skip to main content

Türkiye: “Cumhurbaşkanına Hakaret” Davalarının Açılmasına Son Verilsin

Öğrenciler ifade özgürlüğüne rağmen yargılanıyorlar

Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezuniyet töreni, 6 Temmuz 2018, Ankara. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla suçlanan öğrencilerin taşıdığı pankart, törende sergilenen yüzlerce pankarttan bir tanesiydi. © 2018 Batuhan Dereli
(Berlin) – İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yaptığı bir açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mizahi bir pankart açarak Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri suçlamasıyla yargılanan Ankara’daki dört öğrenci hakkındaki şikayetini geri çekmeyi tercih ettiğini belirtti. Öğrencilerin davası 22 Ekim günü başlayacak ancak Cumhurbaşkanı’nın şikayetini geri çektiğinin açıklanmasının ardından, savcılık muhtemelen öğrencilerin beraatini talep edecek. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bunu olumlu bir hamle ve davası görülecek öğrenciler açısından memnuniyet verici bir gelişme olarak görmekle birlikte, bu hamlenin mahkemelerde halen sürmekte olan ve ifade özgürlüğünü pervasızca ihlal eden binlerce davaya ilişkin daha geniş kapsamlı sorunu çözmedini söyledi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktör Vekili Benjamin Ward “‘Cumhurbaşkanına hakaret’ bir suç olmamalı, ayrıca mizahi bir pankart açan öğrencilerin yargılanmaması gerektiği de çok açık,” dedi. Ward, “Türkiye mahkemeleri geçtiğimiz dört yıl boyunca sırf Cumhurbaşkanı’na karşı söz söyledikleri için binlerce insanı mahkum etti. Hükümet insan haklarıyla bu şekilde alay etmekten vazgeçmeli ve Türkiye’de yaşayan insanların barışçıl ifade özgürlüğü hakkına saygı göstermelidir,” şeklinde konuştu.

© 2018 Human Rights Watch

Söz konusu dava, geçtiğimiz dört yıl boyunca aynı suçtan açılmış çok sayıdaki davadan yalnızca bir tanesi ve Türk Ceza Kanunu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında cumhurbaşkanı seçilmesinden evvel nadiren işletilen, 299. maddesine dayanıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü,  “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan açılan davaların sayısındaki artışı ilk olarak 2015 senesinde rapor etmişti ve davaların sayısı o günden bu yana hızla artmaya devam ediyor.

Şahsi güvenlikleri için sadece isimlerinin baş harfleriyle anılan, D.C.Y., B.A., F.E.D. ve Ö.K. adındaki öğrenciler, Ankara’daki Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde 6 Temmuz günü düzenlenen mezuniyet töreninin ardından tutuklandılar. Mezun olan öğrencilerin, Türkiye’de yaşanan güncel gelişmelerle ilgili, espirili ve mizahi pankartlar açması söz konusu üniversitenin bir geleneği. Yüzlerce pankartın arasında üç öğrenci, üzerinde “Artık Tayyipler Alemi” yazan ve Cumhurbaşkanı’nın yüzüyle çizilmiş bir dizi hayvan karikatürü bulunan söz konusu pankartı açtılar. Karikatür, Türkiye’de yayınlanan bir mizah dergisi olan Penguen’in 2005 yılındaki kapaklarından birine dayanıyordu.

Polis, Erdoğan’ın avukatlarından birinin yaptığı suç duyurusu üzerine, öğrencileri evlerinde gözaltına aldı. 11 Temmuz 2018 tarihinde Ankara’daki bir Sulh Ceza hakimliği, öğrencilerin tutuklanmasına karar verdi. Pankartın stadyuma götürülmesinde diğer öğrencilere yardımcı olan dördüncü bir öğrenciye de aynı suç isnat edildi ve bu öğrenci de diğerlerinden bir gün sonra tutuklandı. Mahkeme, 10 Ağustos günü öğrencilerin tahliye edilmesine karar verdi. Pankartı basan kırtasiye dükkanının yöneticisi Ş.D.’ye de aynı suç isnat edildi. Ş.D. de 22 Ekim günü öğrencilerle birlikte yargılanacak.

Türk Ceza Kanunu’nun “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu düzenleyen ve bir ila dört yıl arasında hapis cezası öngören 299. maddesinden dava açılması Adalet Bakanı’nın iznine tabi. Bu maddeden açılan dava sayısı 2014 yılında 132 iken, dramatik bir artış göstererek, 2017 senesinde 6000’e ulaştı. Mahkemeler şu ana dek genellikle bu maddeden verilen hapis cezalarını ertelediler veya para cezasına çevirdiler. Bu madde işletilerek gazeteciler, akademisyenler, reşit olmayan çocuklar ve sıradan insanlar hakkında dava açılması, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra gözlemlenen bir olgu ve hem ifade özgürlüğüne, hem de şiddeti savunmayan ve kışkırtmayan eleştiri hakkına doğrudan bir saldırı niteliği taşıyor.

Söz konusu imgeler, 24 Şubat 2005 tarihinde Penguen dergisinde ilk olarak yayınlandıklarında, o zaman başbakan olan Erdoğan, kendisine hakaret edildiği iddiasıyla dava açmış ve dergiden 40.000 lira tazminat talep etmişti. İstanbul’daki bir mahkeme davayı reddetmiş ve karikatürün ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve hakaret içermediğine hükmetmişti.

Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Temmuz 2018 tarihinde “Tayyipler Alemi”  karikatürünü Twitter’dan paylaşarak “Eleştiriye ve mizaha tahammül edeceksin, etmelisin! Hapse atarak eleştirinin ve mizahın önüne geçemezsin” dedi. Ertesi gün Ankara Cumhuriyet Savcılığı Kılıçdaroğlu hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma başlattı. Başka CHP milletvekilleri de öğrencileri desteklemek amacıyla aynı karikatürü paylaştılar. Erdoğan’ın avukatları pankartın fotoğrafını Twitter’dan paylaşarak Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri gerekçesiyle 72 CHP milletvekili hakkında daha suç duyurusunda bulundu. Milletvekillerinin dokunulmazlığı var ve milletvekillikleri devam ettiği ve dokunulmazlıkları yasaya uygun olarak kaldırılmadığı sürece savcılık tarafından sorgulanamıyorlar.

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin taraflarından ve her iki sözleşme uyarınca da ifade özgürlüğüne saygı gösterme yükümlülüğü taşıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir devlet başkanını korumak için gösterilen hiç bir çabanın “devlet başkanına, onun hakkında görüş ifade etme özgürlüğü karşısında bir ayrıcalık tanımayı veya özel bir koruma sağlamayı haklı gösteremeyeceğini” açıkça belirtiyor. Mizahi ifadeler, sanatsal bir ifade biçimi olarak özel bir koruma altında ve mahkeme, mizahın suç olarak gösterilmesinin kamuoyunun ilgisi dahilindeki genel meselelerin özgürce tartışılması üzerinde caydırıcı bir etkisi olacağını vurgulayarak “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarının sözleşmeye aykırı olduğuna karar veriyorlar. Birleşmiş Milletler ve bölgesel uzmanlar, kamuoyuna mal olmuş kişilere özel koruma sağlayan tüm yasaların yürürlükten kaldırılması çağrısında bulundular.

Ward “Türkiye ceza hukukunu istismar ederek ifade özgürlüğünü boğmaya bir son vermeli ve hukukun üstünlüğüne dayanan, insan haklarına saygılı demokratik bir toplum gibi davranmalıdır,” dedi ve ekledi: “Savcılar da, Cumhurbaşkanı’nın bir sözüyle dava açma ya da düşürme kararı vermemelidir.”   

Daha ayrıntılı bilgiyi için aşağıya bakınız.

 

299. Madde’den Açılan Davalarda ve Halen Sürmekte Olan Artış

Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre 299. maddeden yargılanan insanların sayısı 2014 yılından bu yana hızla arttı. Kayıtlar, 2014 yılında aralarında reşit olmayan bir kişinin de bulunduğu 132 insan hakkında dava açıldığını, bu sayının 2015 yılında hızlı bir artışla 76’sı reşit olmayan kişi olmak üzere 1.953’e çıktığını, 2016 yılında ise iki kattan fazla artarak, 148’i reşit olmayan 4.187 kişinin yargılandığını gösteriyor. 2016 yılında yargılanan reşit olmayan kişilerden 54’ü 12 ila 15 yaş aralığında yer alıyordu. 2017 yılında büyük bir sıçrama daha yaşandı ve 340’ı reşit olmayan (bunlardan 42’si 12-15 yaş aralığında yer alıyordu) 6.033 kişi yargılandı. Bakanlığın istatistiklerine göre, aynı dönemde mahkumiyet sayıları da arttı. 2014 yılında Cumhurbaşkanına hakaret etmekten 40 kişi mahkumiyet almışken, 2015 yılında 238 kişi mahkum oldu, 2016 yılında bu sayı dörde katlanarak 884’e çıktı ve 2017 yılında ise şoke edici bir şekilde 2.099 mahkumiyete fırladı

Medya takibi yapan, çevrimiçi bir haber organizasyonu olan Bianet’in yayınladığı bir rapora göre, 2018’in ilk üç ayında Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri için en az sekiz gazeteci hakkında mahkumiyet kararı verildi.

Son dönemde 299. maddeden açılan davalar ve verilen mahkumiyet kararları arasında, kamuoyu tarafından tanınan şu isimlere karşı açılan davalar özellikle dikkat çekti. Sıradan insanlara karşı açılan çok sayıda dava ise medya tarafından haberleştirilmiyor, dolayısıyla bu davaların belgelenmesi çok daha zor.

Halkların Demokrasi Partisi Eski Milletvekili Ahmet Yıldırım

Yıldırım, 12 Eylül 2015 tarihinde Muş’ta, Cizre’de uygulanan süresiz sokağa çıkma yasağı ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Yıldırım, yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı için “saraydaki padişah bozuntusu” ifadesini kullandı. Partisinin diğer milletvekilleriyle birlikte, Yıldırım’ın milletvekili dokunulmazlığı da 2016 mayısında kaldırıldı ve Muş’taki bir mahkeme tarafından “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan mahkum edildi. Erzurum’daki bir temyiz mahkemesi, Yıldırım’ın mahkumiyetini 22 Ocak 2018 tarihinde onayladı ve Yıldırım’ın milletvekilliği, kesinleşmiş mahkumiyet kararı nedeniyle 27 Şubat’ta düşürüldü. Yıldırım, Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakaret ettiği için milletvekilliği düşürülen ilk isim.

Şarkıcı Suavi

Suavi, 29 Ekim 2016 tarihinde yaptığı bir konuşmada Fethullah Gülen ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir fark olmadığını söyledi. Suavi, İzmir Asliye Ceza Mahkemesi’nde, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla yargılandı. Mahkeme 17 Nisan tarihinde Suavi’yi 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkum etti, bu cezayı 14.000 Lira para cezasına çevirdi ve Cumhurbaşkanı’nın 531 lira tutarındaki dava masraflarının da Suavi’den tahsil edilmesine karar verdi. Dava halen temyiz aşamasında.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurucu üyelerinden, 2002-2007 yılları arasında Başbakan Yardımcılığı yapmış Abdüllatif Şener

Abdüllatif Şener hakkında attığı çok sayıda twit nedeniyle 2018 martında, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Şener, Twitter hesabının hacklendiğini ve söz konu twitleri kendisinin atmadığını söyledi. Dava sürüyor.

Cumhuriyet Halk Partisi Eski Milletvekili Adnan Keskin

Antalya’da bir mahkeme 13 Şubat 2018 günü Adnan Keskin’i “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan mahkum etti. Keskin 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı, ceza önümüzdeki beş yıl boyunca benzer bir suç işlememesi koşuluyla ertelendi. Dava Keskin’in 2016 yılında bir parti binası açılışında yaptığı ve içinde “faşist” ve “hırsız” kelimelerinin geçtiği konuşmayla ilgiliydi. Alt dereceli bir mahkeme Keskin hakkında beraat kararı vermiş, ancak savcı bu kararı temyiz etmişti.

Şarkıcı Zuhal Olcay

Zuhal Olcay, 5 Ağustos 2016 günü İstanbul’da verdiği bir konserde “Boş Vermişim Dünyayı” isimli şarkıyı Erdoğan’ın ismiyle uyarlayarak söylemiş ve bir kişi Olcay hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Olcay’ın konser videosunu izledikten sonra, Olcay hakkında “Cmhurbaşkanına hakaret” suçundan dava açtı. 12 Temmuz 2018 günü İstanbul’da bir mahkeme şarkıcıyı suçlu buldu, 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı ve cezayı erteledi. Erdoğan’ın avukatları, şarkıcının hapis yatması gerektiğini savunarak, cezanın ertelenmesi kararına itiraz ettiler. Dava halen Yargıtay’da.

Yazar Ahmet Altan

Halen hapiste olan Altan hakkında açılmış çok sayıdaki davadan biri de “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 28 Şubat 2018 tarihinde mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış olanı. Altan, 14 Haziran 2014 tarihinde yazdığı, hükümetin Güneydoğu Anadolu’da yürüttüğü Kürt politikalarını ve askeri operasyonları eleştirdiği bir makalesinde, hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı eleştirmişti. Altan’a aynı davada mahkumiyet aldığı terörizm propagandası suçundan verilen 3 yıl hapis cezasına ilaveten, 2 yıl 11 ay da “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan hapis cezası verildi.  26 Nisan 2018 tarihinde görülen başka bir davada ise Altan “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan beraat etti. 

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country