Skip to main content

(Amsterdam) -  İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayınladığı raporunda İran'da eşcinsellere ve diğer cinsel azınlıklara yönelik ayrımcı yasa ve politikaların bu gruba mensup bireyleri taciz, saldırı ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya bıraktığını ortaya koyuyor. İran'daki cinsel azınlıklar, özellikle de kendilerini lezbiyen, gey, biseksüel veya trans (LGBT) olarak tanımlayan kişiler gerek devlet gerekse özel kişilerin zulmüne uğruyor çünkü failler yaptıklarının yanına kar kalacağını biliyorlar.

Yüzden fazla İranlıyla yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlanan "Biz Gömülmüş Bir Nesiliz: İran'da Cinsel Azınlıklara Yönelik Ayrımcılık ve Şiddet" başlıklı 102 sayfalık raporda cinsel yaşamları ve cinsiyet kimliklerini ifade etmeleri iktidarın onayladığı sosyal ve dini normlara uymayan kişilere ve LGBT bireylere yönelik ayrımcılık ve şiddet belgeleniyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu ihlalleri İran yönetiminin genel anlamda kendi vatandaşlarına uyguladığı keyfi yakalama ve gözaltı, özel hayatın gizliliğini ihlal, alıkonanlara kötü muamele ve işkence ile hukuk kurallarına uygunluk ve adil yargılanma eksikliği gibi sistematik insan hakları ihlalleri bağlamında inceliyor.


İnsan Hakları İzleme Örgütü Orta Doğu Direktörü Sarah Leah Whitson, "İran'daki cinsel azınlıklar dört bir yandan kuşatılmış durumda. Yasalar onlara karşı, devlet açık bir ayrımcılık yapıyor ve taciz, kötü muamele ve şiddete karşı savunmasız durumdalar çünkü failler cinsel azınlıkları hedef aldıklarında cezalandırılmayacaklarının farkındalar" dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, İran'da polis ve katılığıyla bilinen paramiliter basij güçleri gibi güvenlik gücü mensuplarının, gey olduğundan şüphelendiği kişileri taciz ederken, yakalama ve tutuklama yaparken bu ayrımcı yasalara güvendiklerini tespit etti. Bu tür olaylar genellikle park ve café gibi mekanlarda gerçekleşiyor ama İnsan Hakları İzleme Örgütü, güvenlik güçlerinin ev baskınları da yaptığını ve normlara uymayan cinsel faaliyet veya toplumsal cinsiyetini ifade ettiklerinden şüphelendikleri kişileri gözaltına almak için internet sitelerini izlediğini belgelemiştir.

Raporda ayrıca polis ve basij güçlerinin LGBT ya da LGBT olduğundan şüphelendikleri kişilere hem halka açık alanlarda hem de gözaltı yerlerinde kötü muamele ve bazı durumlarda işkence yaptıkları da belgeleniyor. Görüşülen birkaç kişi de güvenlik güçlerinin cinsel saldırısı ya da tecavüzüne uğradıklarını iddia etmiştir.

Tahran'ın banliyö bölgesindeki bir cafenin sahibi olan 42 yaşındaki bir gey olan Navid İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne 2007 yılında, sonradan yerel basij gücünden olduklarını öğrendiği iki sivilin nasıl saldırısına uğradığını anlattı. İş yerinden ayrılmak üzereyken yakaladıklarını, kelepçeleyip arabayla kendi evine götürdüklerini söyledi. Evin önüne geldiklerinde Navid'i arabadan dışarı fırlatıp dövmüşler ve zorla eve sokarak cinsel saldırıda bulunmüşlar.

"[İçlerinden biri] penisini zorla ağzıma soktu. Kustum ve altıma kaçırdım. Beni banyoya sürüklediler ve soğuk suyla yıkadılar. Tüm bu süre boyunca her tarafıma vuruyor, dövüyorlardı."

Daha sonra sivillerin onu başka bir eve götürdüklerini, orada da leş kokulu, hamamböcekleriyle dolu pis bir mutfağa kilitlediklerini söyledi.

"[Bir tanesi] giysilerimi çıkardı. Daha sonra bana bir el feneriyle ve copla tecavüz etti. Beni öylece itip yere düşürdü ve tecavüz etti. Diğer ikisi de ona katıldı."

Raporda ayrıca haklarında suç isnad edilen cinsel azınlıkların yargılanmaları sırasında yapılan usul ihlalleri gibi ağır ihlaller de belgeleniyor. Karşılıklı rıza ile eşcinsel ilişkiye girmekle suçlanan kişilerin adil yargılanmaları çok düşük bir olasılık. Yargıçlar, sodomi davalarında ceza kanunundaki kanıtla ilgili kılavuz ilkeleri göz ardı ediyor ve sıklıkla fiziksel işkence ve yoğun psikolojik baskıyla elde edilmiş itiraflara itibar ediyor. Oysa hem İran yasaları hem de uluslararası hukuka göre bu tür kanıtlar kabul edilemez.

Başka davalarda ise mahkemeler sodomi ile suçlanan sanıkları  "yargıçın örfi yöntemler yoluyla edindiği kanaate" dayanarak mahkum etmektedir. İran ceza kanununun delille ilgili bu maddesi sayesinde yargıçlar, güvenilir olmayan kanıtlar bulunmamasına ve aklayıcı kanıtların varlığına rağmen, ikincil kanıtlara dayanarak bir suçun oluşup oluşmadığına karar verebiliyor.

İran yasaları devletin cinsel azınlıklara yönelik düşmanca tutumunun bir yansımasıdır. İran ceza yasası geleneksel evlilik dışındaki her türlü cinsel ilişkiyi suç olarak tanımlıyor. Eşcinsel "suçlar" hudud, yani Şeriat (kutsal/İslami)  kanununda belirlenmiş suçlara tabidir ve davacının Allah olduğu varsayılır. Ceza Kanunu'nda lavat (livata) suçu yargıcın duhulün gerçekleştiğine hükmetmesi halinde ölümle cezalandırılır.

Erkekler arasında duhul olmaksızın gerçekleşen diğer cinsel ilişkinin biçimleri için ise ceza her bir partner için 100 kırbaç, dördüncü mahkumiyette ise ölümdür. Kadınlar arası eşcinsel ilişki (musahaka) da benzer ceza hükümleri içermektedir.

Ceza yasasına göre iki kadın ya da iki erkek arasındaki "şehvetli" öpüşme 60 kırbaça kadar ceza öngörürken, "aralarında kan bağı bulunmayan" iki erkeğin "aynı örtü altında ihtiyatsızca bulunması" 99 kırbaça kadar cezalandırılır. Ahlak ile ilgili diğer bir grup yasa da geleneksel cinsel ve toplumsal cinsiyeti dayatır; bu yasaya göre "edepsiz" ve "yoz" toplanmalara katılmak ya da düzenlemek ya da başkalarını "yoz" ve "müstehcen" fiillerde bulunmaya teşvik etmek suçtur. Ceza kanununun yasakladığı bir diğer şey de, İran yasalarının ahlaksız olarak değerlendirdiği LGBT websiteleri, edebiyatı ve benzer ürünlerin üretilmesi, kullanılması ve dağıtılmasıdır.

Dünya çapında karşılıklı rıza ile eşcinsel ilişki için ölüm cezasına izin veren yalnızca yedi ülke var ve İran da bu yedi ülkeden biri. Diğerleri Moritanya, Nijerya, Suudi Arabistan, Somali, Sudan ve Yemen. 1979 İran devriminden bu yana İran gazeteleri ve diğer medya organlarında eşcinsel ilişki suçuna verilen ölüm cezalarının infaz edildiğine dair çok sayıda haber yayınlanıyor. İdam edilen ya da idam sırasını bekleyenlerin çok büyük bir çoğunluğu sodomi ile suçlanan erkeklerden oluşuyor. Bunların arasında suçu işledikleri iddia edildiği zaman 18 yaşından küçük olanlar da var. İran hükümeti bu kişilerin çoğunun zor kullanarak sodomi ya da tecavüzle suçundan mahkum oldukları öne sürmektedir.

İran'da ahlaki suçlarla ilgili duruşmalar genellikle gizli (in camera) görüldüğü için, eşcinsel ilişki ile suçlananlar ve idam edilenlerin kaçının LGBT birey olduğu ve iddia edilen suçun kaçının aslında rıza ile gerçekleştiğini tespit etmek çok zor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, yargılamalar şeffaf olmadığı için, İran'ın rıza ile eşcinsel ilişkide bulunan kişiler hakkında zor kullanarak sodomi ya da tecavüz fiili gerçekleştirdikleri iddiasıyla ölüme mahkum ettiğine dair bir hükme varmanın zor olduğunu ifade etmektedir.

Whitson, "İran sadece karşılıklı rıza ile eşcinsel ilişki için ölüm cezası veren nadir ülkelerden biri olmakla kalmıyor, aynı zamanda sodomi suçu işlediği iddiasıyla ölüme mahkum edilip idam edilmeyi bekleyenler arasında çocukların da olduğu bir ülke. İran yargısı karşılıklı rıza ile cinsel ilişki suçuna veya bir çocuk suçluya her ölüm cezası verdiğinde uluslararası yasal yükümlülüklerini ihlal ediyor" dedi.

Hem Çocuk Hakları Sözleşmesi hem de Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, suç işlediğinde 18 yaşından küçük olan kişilere ölüm cezası verilmesini kategorik olarak yasaklar. İran UMSHS'ni 1975'te, ÇHS'ni ise 1994'te onaylamıştır.

Eşcinsel ilişkinin suç sayılması ya da cinsel azınlıklara yönelik ciddi ihlallerin yapılması bağlamında İran bölgedeki tek ülke değil. Ancak İran'ın cinsel azınlıklara yönelik resmi tutumuyla günlük pratik arasında, özellikle de İran'ın büyük kentlerinde, kayda değer bir fark var. Başkan Ahmedinejad'ın İran'da eşcinsel bulunmadığına dair 2007 yılında yaptığı açıklamaya rağmen binlerce İranlı kendilerini LGBT olarak tanımlıyor ve  hem kamusal hem de özel alanda sosyalleşiyorlar ve Farsça blog dünyasının renkli ve muhalif LGBT topluluğuna katkıda bulunuyorlar.

1979 yılından beri İran hükümeti cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliğinin karmaşık gerçekleriyle başedebilmek için birçok politikayı hayata geçirdi. İlk anda bu politikalardan bazıları sorunsuz görünebilir. Örneğin devlet trans İranlıları - cinsiyet değiştirme ameliyatı oldukları sürece- kanunen tanımaktadır. Ayrıca gey ve trans erkeklerin ya da erkeklerle seks yapan erkeklerin, gey ya da trans kişiler olduklarını kanıtlayabilmeleri halinde, "davranış bozukluğu" nedeniyle askerlik hizmetinden muaf tutulmak için başvurmasına izin vermektedir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu politikaların olumlu gibi gözükmesi ve hatta bazı kişilerin yararına olmasına rağmen, nihai amacın normlara uygunluğu denetim altına almak ve dayatmak olduğunu vurgulayarak, bu politikalar nedeniyle cinsel azınlıkların dönem dönem taciz, kötü muamele, şantaj, haraç ve işkence gibi uygulamalara maruz kaldığının altını çizdi.

Whitson, "Ülkedeki savunmasız cinsel azınlıkların korunması için İran'ın ayrımcı yasa ve politikalarının yasaklanması elzemdir. İran'ın cinsel azınlıklarına şiddet uygulayanlar, mağdurların koruma ya da adalet talebiyle başvurabilecekleri bir yer olmadığını bildikleri için bunu yapabiliyorlar" dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü İran hükümetine aşağıdaki değişiklikleri yapması için çağrıda bulunmaktadır:

  • İslami Ceza Kanunu'nda karşılıklı rıza ile eşcinsel ilişkiyi suç olarak tanımlayan tüm yasa maddelerini ve diğer mevzuatı iptal edin
  • Karşılıklı rıza ile eşcinsel faaliyet ya da ilişki içinde olduğu için ceza alan kişilerle ilgili bütün mahkumiyet kararlarını ve cezaları iptal edin ve bu tür mahkumiyet kararları sonucunda hapiste bulunan herkesi derhal serbest bırakın;
  • Fiilin rıza ile mi yoksa zorla mı gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, 18 yaşından küçükken lavat (livata) suçu işlediği iddiasıyla verilen tüm ölüm cezalarını derhal iptal edin;
  • İran'ın basij kuvvetleri dahil tüm güvenlik güçlerinin cinsel azınlıklara yönelik taciz, kötü muamele ve tutuklama yapmalarını yasaklayın ve bu tür fiillere karışan güvenlik mensuplarını soruşturmaya tabi tutup yargılayın;
  • Güvenlik güçlerinin İran'daki cinsel azınlıklara ve normlara aykırı cinsel ya da cinsiyet kimliğe sahip kişilere yönelik internet tuzakları ve ev baskınları gibi tüm hedef alma ve tuzak kurma uygulamalarını sona erdirin;
  • Güvenlik güçlerinin gözaltındaki cinsel azınlıklara ya da cinsel azınlıklara mensup olduğuna inanılan kişilere taciz, kötü muamele, saldırı ve cinsel saldırıda bulunmasını yasaklayın ve bu tür fiillere karışmış güvenlik gücü mensupları hakkında soruşturma yürüterek yargılayın;
  • Eşcinsellikle ilgili olanlar da dahil tüm kovuşturmalarda işkence veya işkence tehdidi ya da kötü muamele ile elde edilmiş itiraf ve ifadelerin kullanılmasını yasaklayın;
  • Trans İranlılara, cinsiyet değiştirme ameliyatı sonrası hormon tedavisini de içeren fiziki ve psikolojik hizmetlere gereğince erişebilmelerini garanti altına alın; 

İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca diğer ülkelere ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine de çağrı yaparak savunmasız İranlı sığınmacı ve mültecilerin haklarını güvence altına alacak ilke ve tavsiyeleri gerçekleştirmelerini talep etmektedir.

Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca İnsan Hakları İzleme Örgütü İran'a gönderildikleri takdirde zulüm göreceklerine dair meşru bir korku duyan İranlı LGBT kişilerin Hollanda ve İsveç gibi bazı ülkelerden sınır dışı edilmesini durdurmak için birçok kez müdahale etmiştir.

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country